Loading...
tr usd
USD
0.21%
Amerikan Doları
41,57 TRY
tr euro
EURO
0.10%
Euro
48,55 TRY
tr chf
CHF
0.15%
İsviçre Frangı
51,97 TRY
tr jpy
JPY
0%
Japon Yeni
0,00 TRY
tr rub
RUB
0.69%
Rus Rublesi
0,50 TRY
tr cny
CNY
0.19%
Çin Yuanı
5,82 TRY
tr gbp
GBP
0.10%
İngiliz Sterlini
55,54 TRY
tr eur-usd
EURO/USD
0.03%
Euro Amerikan Doları
1,17 TRY
bist-100
BIST
-1.04%
Bist 100
11.258,72 TRY
gau
GR. ALTIN
0.23%
Gram Altın
5.012,06 TRY
tr btc
BTC
1.59%
Bitcoin
4.376.658,05 TRY
tr eth
ETH
3.62%
Ethereum
148.766,64 TRY
tr bch
BCH
1.16%
Bitcoin Cash
21.043,11 TRY
tr xrp
XRP
2.10%
Ripple
98,02 TRY
tr ltc
LTC
5.85%
Litecoin
4.456,29 TRY
tr bnb
BNB
0.28%
Binance Coin
42.167,96 TRY
tr sol
SOL
2.93%
Solana
6.852,29 TRY
tr avax
AVAX
2.87%
Avalanche
749,85 TRY
Ramazan DEVECİ
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Eğitim
  4. Bosna: Gençlik Yıllarımızın Sevdası

Bosna: Gençlik Yıllarımızın Sevdası

featured

15 Temmuz tarihinde Çıra Tur’la, çok özel bir toplulukla, balkan gezisine katıldım. Ramazan Kayan hocanın sohbetleri ile renk kattığı gezimizde grup arkadaşlarımızın uyumu, samimiyeti, gezi boyunca birikimlerini paylaşması, gezimizi daha da bereketlendirdi. 90 yılların ezgilerini dinleyerek sürdürdüğümüz gezide kurulan yeni dostluklar bu bereketlerden biri idi.

Gezi boyunca İslami hassasiyetleri dikkate alarak bir program yapan ve Bosna şehidimiz Selami Yurdan’ın mezarını gezi programına ekleyen Çıra Tur’a Abdullah Kayan kardeşime yeniden teşekkür ediyorum.

Bu yazımda gezinin Bosna Hersek bölümünü sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bosna bizim gençlik yıllarımızın sevdasıydı. 1992 yılında başlayan Bosna cihadı bize öncelikle Avrupa’nın göbeğinde bir Müslüman topluluğun varlığını ve Aliya gibi bir değeri öğretti. O günlerden sonra Bilge Kral Aliya’nın hayatımda hep özel bir yeri oldu. Aliya’yı ve Bosna cihadını tanıdıktan sonra hep Bosna’ya gitmek, görmek istemişimdir. Bosna’yı görmek nihayet 15 Temmuz 2025 tarihinde kısmet oldu.

Bosna-Hersek, Güneydoğu Avrupa’da, Balkan Yarımadası’nın ortasında yer alan bir Avrupa ülkesi. Başkenti Saraybosna (Sarajevo). Nüfusu 3.2 milyon. Nüfusun en az yüzde ellisi Müslüman Boşnak, yüzde otuzu Ortodoks Hıristiyan Sırp, yüzde onbeşi Katolik Hıristiyan Hırvatlardan oluşmaktadır.

Sovyetler birliğinin dağılmasından sonra, Bosna-Hersek, 1 Mart 1992’de yapılan referandum sonrası Yugoslavya’dan bağımsızlığını ilan etti. Bosna- Hersek’in bağımsızlık kararını tanımayan Sırplar, Bosna Savaşı’nı başlattı.

Bosna Savaşı, yaklaşık 100.000 kişinin ölümüyle sonuçlandı. Avrupa’nın göbeğinde Boşnak Müslümanlar, sadece Müslüman oldukları için büyük katliamlar yaşadılar soykırıma uğradılar.

Bosna savaşı gerçek anlamda bir din savaşıdır. Çünkü Boşnak, Sırp ve Hırvatlar etnik olarak aynı ırka mensuptur. Hepsi Slav’dır. Boşnakların özelliği Müslüman olması, Sırplarınki Ortodoks, Hırvatlarınki Katolik olmasıdır. Bosna savaşı bu anlamda bir inanç savaşıdır.

İslam dünyasının birçok yerinden ve Türkiye’den birçok Müslüman Bosna’da Müslüman kardeşlerinin yanında savaşmak için bu cihada katıldılar ve şehit oldular. Türkiye’den Bosna cihadına katılan ve ilk Türkiyeli şehit olarak tarihe geçen yiğitlerden biri ise Selami Yurdan’dır.

Bosna savaşı 1995 yılında ABD’nin Ohio eyaletinde imzalanan Dayton Anlaşması ile sona erdi. Bu anlaşma, Bosna- Hersek’in günümüzdeki siyasi yapısını da belirledi.

Bosna-Hersek, Osmanlı, Avusturya-Macaristan ve Yugoslavya dönemlerinden izler taşıyan çok kültürlü bir toplumdur. Özellikle başkent Saraybosna’da bu kültürlerden izler açık bir şekilde görülüyor. Öyle ki Şehrin bir mahallesinde Yugoslavya döneminin izlerini, Saraybosna çarşısının yarısında Osmanlı, diğer yarısında Avusturya-Macaristan mimarisinin özelliklerini görüyorsunuz. Bosna Hersek İslam, Ortodoksluk ve Katoliklik gibi büyük dinlerin yan yana yaşadığı ender ülkelerden biridir. Camii, Kilise birçok şehirde yan yana duruyor.

Bosna Hersek bölgesini Osmanlılar 1463’te fethetti ve yaklaşık 400 yıl boyunca bu topraklarda hüküm sürdü.

Boşnak Müslümanların İslam’a geçişi, 15. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun Bosna-Hersek’i fethetmesiyle başlamıştı. Bosna halkı o dönemde ağırlıklı olarak Bogomil inancına mensuptu. Bogomilizm, Ortodoksluk ve Katoliklikten ayrı anlayışlara, inançlara sahip Hıristiyan mezhebiydi. Hz. İsa’nın tanrı olduğu inancını reddediyor Hz. İsa’nın sadece bir peygamber olduğuna inanıyorlardı. Bu düşünceleri ile tevhide daha yakınlardı. Onun için kendilerini İslam dinine daha yakın görerek, İslam dinini tanıdıkça Müslüman oldular.

Uçağımız 15 Temmuz’da öğlen saatlerinde Saraybosna’ya indi. Otele gitmeden öncelikle Saraybosna gezisine başladık. Havaalanından şehre giderken rehberimiz yol boyunca bize Bosna-Hersek ve Saraybosna ile ilgili bilgiler verdi.

Saraybosna (Sarajevo), Bosna-Hersek’in başkenti ve en büyük şehri. Tarih boyunca farklı dinlerin, kültürlerin ve medeniyetlerin buluştuğu bir merkez olan Saraybosna, “Avrupa’nın Kudüs’ü” olarak da anılıyor.

Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’da ilk ziyaret ettiğimiz yer rahmetli Aliya’nın mezarı oldu.

Aliya İzetbegoviç, vasiyetinde: “Her fani gibi, ben de öleceğim. Mezarıma anıt yapmayın, öldüğümde, Bosna şehitleriyle yan yana yatmak istiyorum” dediği için Aliya’ya bir devlet başkanı olarak ayrı bir anıt mezar yapılmamış, Saraybosna şehitliğinde Bosna şehitleri ile aynı mezarlığa defin edilmiş.

Aliya’nın mezar taşında üç şey yazar: 

Hüvelbaki:  Baki olan Allah’tır.

Abdullah: Allah’ın kulu. Aliya mezar taşına cumhurbaşkanı vasfını değil Allah’ın kulu vasfını yazdırmayı tercih etmiştir.

Boyun eğmeyeceğiz: Ömrü boyunca direnen Aliya, mezar taşıyla da bizlere direniş dersi vermiştir.

Aliya İzzetbegoviç, 20. yüzyılın son çeyreğinde Avrupa’daki hatta dünyadaki en önemli Müslüman liderlerden biridir. Ömrü komünizmin hakim olduğu Yugoslavya’da İslami mücadele ile geçen bu güzel insan, bilge kral, Aliya İzzetbegoviç İslam dünyası için insanlık için çok önemli eserler vermiş bir büyük düşünür ve devlet adamıdır.

Aliya Alman işgali sırasında Müslüman gençler arasında “Mladi Muslimani” (Genç Müslümanlar) adlı bir teşkilat kurmuş ve Boşnak Müslümanların İslami kimliklerini korumaya çalışırken İslam’ın hakikatlerini ulaşabildiği her insana duyurmaya çalışmıştır. Aliya’ya göre İslam iyi ve güzel olan her şeyin diğer adıdır.

Saraybosna çarşısını gezerken “Mladi Muslimani”(Genç Müslümanlar) binasını da ziyaret ettik. Aliya’nın dava arkadaşlarını o zor dönemde Allah’ın dinini ilahi vahyi insanlara hatırlatmak için çabalayan o güzel insanları rahmetle andık. Bugün Bosna Hersek diye Avrupa’nın ortasında bir Müslüman ülke varsa bu Aliya ve dava arkadaşlarının “Mladi Muslimani” (Genç Müslümanlar) teşkilatında verdikleri çabaların sonucudur. Aliya bu faaliyetleri nedeniyle 1946’da Tito rejimi tarafından tutuklandı ve hapse atıldı.

Aliya İzzetbegoviç, Sırpların savaşı ahlaksızca ve ölçüsüzce yapması üzerine Boşnak komutanların bizde onların yaptığını yapalım demesi karşısında, “Sırplar bizim öğretmenimiz değil düşmanımız Biz savaşı öldüğümüz gün değil, düşmanlarımıza benzediğimiz gün kaybederiz” diyerek, Müslüman’ın savaşının bir ahlakı olması gerektiğini, Kuran’ın ortaya koyduğu savaş hukukuna uymamız gerektiğini öğretmiş bir insanlık abidesidir.

Şehidin kabrinden sonra Travnik kalesini ziyaret ettik. Travnik, Bosna-Hersek’in orta kesiminde yer alan tarihi ve doğal güzellikleriyle öne çıkan bir şehir. Travnik’te de Lasva nehri var. Lasva nehri şehre ayrı bir güzellik katıyor. Lasva nehrinin kaynağı da Travnik yakınlarındaki dağlık alanlar.

Travnik gezisinden sonra şehrin yakınlarındaki Ahmici köyüne gittik. Bu köyün özelliği Bosna savaşında 116 Boşnak Müslüman’ın Hırvat komşuları tarafından şehit edilmiş olmaları. Bu köyü ve köydeki şehitliği ziyaret ettik, köyün imamından bu 116 şehidin hikayesini dinledik.

Travnik’ten Saraybosna’ya dönerken otobüste yol arkadaşlarımızla Şehit Selami ezgisini dinleyerek şehit Selami Yurdan’a veda ediyorduk.

Gezimizin üçüncü günü Saraybosna’dan ayrılarak Mostar’a gittik. Mostar’a giderken Konije şehrine uğradık. Konije’de Osmanlı köprüsü üzerinde resim çektirirken rehberimiz kırık minareli caminin öyküsü anlattı. Bosna savaşında minaresinin yarısı yıkılan bu caminin minaresi özellikle yapılmamış. Nedeni de caminin yanında bir kilisenin olması ve bu kilisede hiçbir hasar olmaması. Savaşta Boşnak Müslümanlarla, Sırp ve Hırvat düşmanlarının farkını ortaya koyan bundan daha güzel görüntü olamazdı herhalde.

Konije’den Mostar’a giderken Neratva nehrinin kıyısından harika manzaralarla dolu bir yolculuk yapıyoruz.

Mostar, hem doğal güzellikleri hem de zengin tarihi mirasıyla Bosna-Hersek’in  en güzel şehirlerinden biri. Neretva Nehri’nin kıyısına kurulu olan Mostar, özellikle UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan ünlü Mostar köprüsü ile tanınıyor.

Şehir bu köprü ile o kadar özdeşleşmiş ki şehir ve köprü aynı isimle anılıyor. Zaten şehir adını “köprü bekçisi” anlamına gelen “mostari” kelimesinden alıyor. Mostar köprüsü 1566 yılında Mimar Sinan’ın öğrencisi Mimar Hayreddin tarafından inşa edilmiş.

24 metre yüksekliğindeki bu taş kemer köprü, zarif mimarisi ve estetik görünümüyle hem tarihi bir şaheser hem de barışın ve direnişin sembolü. 1993 yılında Bosna Savaşı sırasında yıkılan köprü, 2004 yılında aslına uygun olarak yeniden inşa edilmiş ve 2005’te UNESCO tarafından koruma altına alınmış.

Eski tarihlerde kimi aşıklar sevdaları ispatlamak için Mostar köprüsünden Neratva nehrine atlarlarmış. Şimdilerde ise profesyonel atlayıcılar var. Turistik amaçlı olarak atlıyorlar.

Mostar gezimize Koski Mehmet Paşa Camisini ziyaret ederek başladık. Mostar Bosna- Hersek içerisinde Hırvat federasyonuna bağlı olduğu için camiler aynı zamanda müze olarak da kullanılıyor. Müze olduğu için Koski Mehmet Paşa Camisine girişler ücretli. Caminin yanında bulunan cafeden Mostar köprüsü ve Neratva nehri çok güzel gözüküyor. Bu cafede oturup harika manzarayı izlerken bir Türk kahvesi içiyoruz.

Mostar çarşısı çok kalabalıktı. Öyle ki kalabalıktan yürümeye zorlanıyorduk. Mostar köprüsünden tekrar geçerek Tabakhane camisine gelerek öğle namazlarımızı kıldık.

Tabakhane Camii, adını bulunduğu semtten, yani deri tabakhanesi esnafının yoğun olduğu “Tabakhane” bölgesinden alıyor. Osmanlı döneminden kalma tarihi bir camii. Caminin yanında birde hamam var.

Öğle namazından sonra Mostar’dan ayrılıp Blagaj’a gidiyoruz. Blagaj’da Buna nehrinin çıkış yerini ve Alperenler tekesini ziyaret ettik. Blagaj’dan sonra Bosna-Hersek’in Karadağ sınırındaki Trebinje şehrine gittik geceyi burada geçirdik.

Trebinje, Bosna-Hersek’in güney ucunda, Adriyatik Denizi’ne yakın tarihi ve doğal güzellikleriyle öne çıkan sakin bir şehir. Trebinje’de ismini şehirden alan bir nehir var. Nehrin üzerinde tabi ki bir Osmanlı köprüsü. Trebinje’de Sırp nüfusu çoğunlukta olduğu için Bosna-Hersek’te ilk defa kendimi yabancı bir şehirde hissettim. Daha önce gezdiğimiz tüm Bosna-Hersek şehirleri Anadolu’dan bir parça gibiydi.

Gezimizin dördüncü gününde Bosna-Hersek’ten ayrılıp Karadağ’a geçiyoruz.

Bosna: Gençlik Yıllarımızın Sevdası
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

H24 Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin
KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.