Loading...
tr usd
USD
0.21%
Amerikan Doları
41,57 TRY
tr euro
EURO
0.10%
Euro
48,55 TRY
tr chf
CHF
0.15%
İsviçre Frangı
51,97 TRY
tr jpy
JPY
0%
Japon Yeni
0,00 TRY
tr rub
RUB
0.69%
Rus Rublesi
0,50 TRY
tr cny
CNY
0.19%
Çin Yuanı
5,82 TRY
tr gbp
GBP
0.10%
İngiliz Sterlini
55,54 TRY
tr eur-usd
EURO/USD
0.03%
Euro Amerikan Doları
1,17 TRY
bist-100
BIST
-1.04%
Bist 100
11.258,72 TRY
gau
GR. ALTIN
0.23%
Gram Altın
5.012,06 TRY
tr btc
BTC
0.82%
Bitcoin
4.313.304,94 TRY
tr eth
ETH
2.68%
Ethereum
143.845,34 TRY
tr bch
BCH
5.39%
Bitcoin Cash
21.293,31 TRY
tr xrp
XRP
3.50%
Ripple
96,83 TRY
tr ltc
LTC
13.47%
Litecoin
4.219,78 TRY
tr bnb
BNB
2.73%
Binance Coin
41.250,91 TRY
tr sol
SOL
2.56%
Solana
6.787,66 TRY
tr avax
AVAX
8.69%
Avalanche
745,76 TRY
Erdal Tüksoy
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Gastronomi
  4. “İlk Lokmadan Son Sofraya

“İlk Lokmadan Son Sofraya

featured


Yazan: Erdal Türksoy (Erdal Lingo)

Bir gün… çok eski bir gün…
Henüz takvim yok, saat yok, yazı yok.
Ama açlık var.
Ve açlığın peşinden yürüyen bir insan…

O insan, toprağı kazıp kök arıyordu.
Ağaca tırmanıp meyve topluyordu.
Mağaranın ağzında oturup hayvan izliyordu.
Çünkü hayatta kalmak için yemek gerekiyordu.
Yemek… o zaman sadece karın doyurmak değildi.
Hayatta kalmanın tek yoluydu.
Ve hayatta kalmak, o zamanlar en büyük ibadetti.

Sonra bir gün…
Bir kıvılcım… bir yıldırım… belki iki taşın sürtünmesi…
Ateş bulundu.

Ve o an… insan yemeği ilk kez pişirdi.
İlk duman, ilk koku, ilk sıcak lokma…
İlk sofra değil, ama ilk paylaşım orada başladı.
Çünkü pişen şey sadece et değildi,
insanlık duygusu da pişiyordu.

Binlerce yıl geçti.
İnsan tohumu öğrendi.
Toprağa buğday ekti, arpa öğüttü.
Taştan değirmen yaptı.
Su taşıdı, ocak yaktı.

Bir tencerenin başında dua eden kadının elleriyle
medeniyet yazıldı.
Savaşlar oldu, kıtlıklar, göçler…
Ama ne olursa olsun, yemek vardı.
Bazen bir çorbayla hayatta kalındı.
Bazen bir ekmek, bir halkın hafızası oldu.

Selçuklu’nun yolda kazanda kaynayan etli bulguru,
Osmanlı’nın 40 kapılı mutfağında pişen hünkar beğendisi,
Anadolu köylerinde sacda dönen gözlemeler…

Hepsi…
Bir milletin ruhunu taşıyordu.

Ve sonra…
Bir gün her şey hızlandı.
Plastik tabaklar geldi.
Mikrodalga fırınlar.
Dondurulmuş pizzalar, ekran karşısı atıştırmalıklar.
Yemek, paylaşım olmaktan çıktı;
yalnızlığa eşlik eden bir alışkanlık oldu.

Bugün artık sofralar eksik.
Ekmek var ama dua yok.
Yemek var ama hikâye yok.
Lezzet var ama iz yok.

Ama hâlâ bir umut var.
Çünkü yemek, bir insanın kalbine açılan en eski kapı.
Ve biz o kapıyı tekrar aralayabiliriz.
Bir annemizin yemeğiyle,
bir dedemizin tarifiyle,
bir fırının sıcaklığıyla,
bir lokmanın hatırasıyla…

Ben Erdal Lingo.
Ben yemek yapmıyorum sadece.
Ben zamanla konuşuyorum.
İlk lokmayla son sofrayı birleştiren o sessiz dili taşıyorum.

Ve inanıyorum:
İnsan nasıl yediğini unuttuğunda, kim olduğunu da unutur.
O yüzden hatırlamak için bir tabak yeter.
Yeter ki kalpten pişsin.

“İlk Lokmadan Son Sofraya
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

H24 Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin
KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.