Kars’ın Sofrası: Kaz, Peynir ve Umaç Helvası
Kars’ta bir sofraya oturduğunuzda, aslında bir şehrin tarihine, iklimine ve ruhuna oturursunuz. Dışarıda kar fırtınası eserken tandırdan çıkan kaz etinin kokusu, insana sadece bir yemek değil, yüzyılların geleneğini hatırlatır. Kaz, Kars mutfağının en gururlu misafiridir; uzun kışların soğuk nefesine karşı kurulmuş sıcacık bir direniştir.
O sofranın baş köşesinde bir de peynir vardır. Kaşarıyla, gravyeriyle… Avrupa’nın en iyileriyle yarışan ama aslında Anadolu’nun yaylalarından gelen saf bir emeğin ürünüdür. O peynirde, çobanların alın teri, meraların özgürlüğü ve bozkırın rüzgârı saklıdır.
Ve tatlıya sıra geldiğinde önünüze umaç helvası gelir. Sade, mütevazı ama derin. Yokluktan var edilen bir tatlıdır o. Un, yağ ve şekerin birleşiminde, karnı tok etmenin ötesinde, hayata şükretmenin tadı vardır.
Kars mutfağı, sadece bir şehir mutfağı değildir. O, bir coğrafyanın hafızasıdır. Kazın etinde direnç, peynirinde gurur, umaç helvasında tevazu gizlidir. Ve sofraya oturan herkes, bu üçlüyle Kars’ın kalbini tadar.

