H24/ Makale/ Mehmet Necip YAVUZER
SAADET PARTİSİ GENEL BAŞKANI SAYIN TEMEL KARAMOLLAOĞLUNA AÇIK MEKTUP
Sayın Genel Başkan;
Göreve geldiğiniz günden bu yana size emanet edilen Saadet Partisi ne yazık ki, ileriye gitmek yerine daha da gerilere gitti. Sizden önceki genel başkan olan Prof. Dr. Mustafa Kamalak ile çalışan ekip ile yola devam ettiniz. Bu ekip genel başkanlığınız boyunca hiç değişmeden sizinle devam etti ve bu ekibin yaptıkları sizin tarafınızdan hep destek gördü.
Verdiğiniz destek ile kendilerine geniş bir çalışma alanı bulan bu ekip parti tabanında akla gelmeyen değişikliklere gitti. Kendileri ile uyum içinde çalışanları odak noktalara getirdiler. Kongre ile gelen ve onların çalışma stilini beğenmeyen il ve ilçe başkanlarını bir telefonla görevden aldılar. Bu durumu size nasıl aktardılar ise sizin bu durumlara hiç tepkiniz olmayınca daha da işi ileriye götürdüler.
Bu ekip Mustafa Kamalak ile çalışırken Kamalak hocaya istediklerini kabul ettirmeyince sadece bir dönem genel başkanlıkta tuttular. Ona görevin verilmemesi için en ucuz olan iftira yoluna başvurdular. Mustafa Kamalak gibi Erbakan’ın davayı emanet ettiği bir şahsiyete “fetöcü” damgasını vurarak iftira ettiler. Mustafa Kamalak hocanın görev süresi bittiğinde görevi size teklif ettiler. Bunu yaparken de rahmetli Oğuzhan beyden de destek aldılar.
Oysa bu ekip kendi aralarında bir oluşum geliştirmişlerdi ve istediklerini Mustafa Kamalak hocaya kabul ettirmeyince iftira yolunu seçtiler. Bu süreçten sonra görevi siz devraldınız. Dikkat ederseniz sizin genel başkan olarak seçilmenizden hemen sonra size “Bilge Başkan” lakabını taktılar.
Sizin bilgi ve birikiminiz elbette bir bilgelik taşıyor ama o güne kadar size bunu söyleyen olmamıştı. Genel Başkan olduğunuzdan sonra size şirinlik yapmak için bu lakabı takarak kendilerini size kabul ettirmeye çalıştılar. Siz onlara o kadar güven duydunuz ki onların yaptıkları her şeyi size bir kılıf içinde sunarak desteğinizi ve güveninizi aldılar. Artık onlar için bütün yollar açılmıştı.
Kongrelerle iş başına gelen birçok il başkanını bir telefonla görevlerden aldılar ama sizden hiçbir tepki gelmedi. Bu durumu size anlatan il başkanları oldu ama siz duymamazlıktan geldiniz. Milli Görüş davasının sadıkları olarak görünen birçok mensup derkenar edildi siz yine sessiz kaldınız. Çünkü onlar sizi bütün konularda ikna edecek şekilde meseleleri sunmayı çok mahirane yerine getiriyorlardı.
2019 mahalli seçiminde tekrarlanan İstanbul seçimi için adayımız olan Sayın Necdet Gökçınar Bey’e “Ekrem İmamoğlu lehine çekilin” teklifinde bulunan genel başkan yardımcılarınıza tepkisiz kaldınız. Necdet Gökçınar Bey durumu size aktarmış olmasına rağmen sustunuz. Sizden bu güven ve desteği gören ekip için artık hiçbir engel yoktu ve partiyi bitirme konusunda tahribatlarına devam ettiler.
Bu ekip iki koldan ittifak çalışmalarını yürütmeye başlamıştı ve hedefleri kendilerini milletvekili seçtirmekti en sonunda da başardılar. Bir ittifak çalışması rahmetli Oğuzhan Bey ile yürütülerek AKP ile yollar döşenmişti. Sizin AKP ile ittifaka karşı olduğunuzu bildiklerini iyi hesap eden bu ekip bu defa CHP ile ittifak için kolları sıvamışlardı. Sizin de CHP ile yapılacak ittifaka sıcak baktığınızı bildiklerinden dolayı bu ittifakın olması için her türlü girişime başladılar.
6’lı masa olarak bilinen bir ittifakta sizin CHP ve Kılıçdaroğlu ile olan samimi görüşmeleriniz neticesinde bu ekip olayı o kadar ileri boyutlara götürdüler ki tabanımızın büyük tepkisine rağmen siz yine sessiz kaldınız. Bu tepkiye sebep olan adımların ilki genel merkez binasına M.Kemal ile Kılıçdaroğlunun büyük posterlerinin asılması ve daha sonrasında CHP’nin amblemi altında seçime girmemizdi.
Milli Görüş partileri hiçbir zaman başka bir partinin amblemi altında hiçbir seçime girmedi ama sizin başında bulunduğunuz ekip bunu tabana rağmen yaptı. Siz yine tepkisiz kaldınız ve tabanın rahatsızlığını hiç önemsemediniz. Tabanımız bu yapılanlardan çok rahatsız olmasına rağmen meclise CHP’nin saflarında ancak 10 milletvekili ile yer bulabildiniz. Siz yeter ki mecliste olalım mantığı ile hareket ederek tabanın tepkisini hiçe saydınız. Bu durum parti olarak bizi tabanımızdan kopardı ama genel merkez olarak bu konuda tamir edici hiçbir adımınız olmadı.
CHP’nin şemsiyesi altında seçime girmemiz bizi tabanımızdan koparırken ne yazık ki bu taban istemiye istemiye Fatih Erbakan’ın kurduğu YRP’ye kaydı. Bunu bile araştıracak bir çalışma ve etüdün içinde olmadınız. Sizinle birlikte çalışan bu ekip her konuda sizi o kadar güzel ikna etmişlerdi ki yapmış oldukları tahribatlar sizde hiçbir tesir yapmadı.
Rahatsızlığınızdan dolayı son yapılan yerel seçimde çalışamadınız ve ekibiniz zaten yapmış oldukları tahribattan dolayı taban ile bir iletişim kuramadı ve haliyle çok büyük bir hezimet yaşandı. Şimdi 30 Haziranda erken genel kongreye gidilecek ve siz yine tabanın sesini dinlemek yerine sizi bugüne kadar yanıltan ve sadece kendilerini milletvekili seçtiren ekipten birilerini genel başkanlığa getirme eğilimi gösteriyorsunuz. Bu ekip değil mi partiyi bu durumlara düşüren. Bu tahripten sonra bu ekipten ne bekliyorsunuz ki tekrar onlardan birini genel başkanlığa gelmelerine yol veriyorsunuz.
Bu inat ve tarafgirliğiniz niye?
Bu ekip partiyi en diplere getirdi ve siz hala bu ekibe yol veriyorsunuz!
Milli Görüş davasını Erbakan Hocamız Prof. Dr. Mustafa Kamalak hocamızı emanet ettiğini bütün milli görüş camiası bilir ama görevin ona teslim edilmesini neden engelleyici bu ekibin eline verme eğilimi gösteriyorsunuz?
Camiamızın bir toparlayıcı kimliğe, bir ağabeye, bir hukukçuya, bir dirayetli kişiliğe ihtiyacı vardır ve bunlarda gördüğümüz kadarıyla Mustafa Kamalak hocamızda mevcuttur. Erbakan hocamız onda bu ışığı görmeseydi ona bu davayı emanet eder miydi?
Size birçok yerden e-mail adreslerinden durumu açıklayan mektuplar gönderildi. Tabandan gelen bu sese lütfen kulak verin ve davayı emanetçisine vererek partinin yeniden toparlanılmasına yol açın. Şayet siz bildiğinizi yaparak ekibinizden birini bu göreve getirme hususunda eğilim gösterirseniz bundan sonra Saadet Partisi sadece bir tabela partisi olmaktan öteye gitmeyecektir.
Bizler milli görüş davasının sadıkları olarak durumu size izah ettik ve üzerimizdeki sorumluluğu yerine getirerek mesele açıklık getirdik. Bundan sonra takdir sizindir ve atacağınız adımın vebali ve sevabı sizin elinizdedir.
Selam ve saygılarımla…