Son sözümüzü ilk başta söyleyelim. Bu tablodan bu kafa, bu vicdan ve ahlak ile bir insanlık, Barış ve kardeşlik çıkarabilmek, iğne ile kuyu kazımak kadar çok zor ve beyhude bir iştir. Ancak bu hiç olmayacak, olamayacak bir şey değildir. lakin bir şartla. Herkes şu anki mevcut kafasını değiştirecek. Bin yılları bulan ezberlerini bozacak. Ahlakını güzelleştirecek. Vicdanını temizleyecek. Allah, kime hangi hakkı vermişse onu amasız, fakatsız onlara verecek, o zaman bütün temiz kalplerin ortak arzusu olan bir yeryüzü cenneti mümkün olabilecek.
Yoksa bu acımasız ezberler ve çürük kafalar ile bütün iyi niyetli çabalar bile boşunadır. Niye? Şimdi onu izaha çalışalım.
Ortadoğu bütün insanlığın, Kavimlerin, Milletlerin Dillerin, Renklerin, Semavi Dinlerin, mezhep ve inanışların en eski ve ilk vatanıdır. Bilinen bütün peygamberler burada ortaya çıkmıştır. O peygamberlere inen bütün kutsal metinler ve kitaplar burada inmiştir. Melekler, Cinler, Zebanîler, Periler, İfritler, Şeytanlar, Dêw’ler, Hûtlar, Pîrêboklar, Cennet, Cehennem, Pira Siratê… Hep burada tanımlanmış ve kimliklerini ve bu gün tanınan kimliklerini bulmuşlardır. Günümüz insanlığına dair hemen her şey buradan türeyip yayılmış, çoğalmıştır.
Ortadoğu’nun, insanlığın ortaya çıkışından bu yana, çok kadim ve oturmuş aşılmaz, örtülemez bazı hakikatleri ve gerçekleri vardır.
Bildiğimiz bütün peygamberler buradan çıkmıştır. Bir rivayete göre 124.000 peygamber, Kurânda sözü edilen 28,ismi geçen ise 25 peygamberdir.
Allahın bütün bu peygamberlerden yeryüzünde barışın ve huzurun egemen olması için insanlara anlatmayı istediği temel üç şey vardır:
Temiz bir vicdan, dürüst bir Ahlak ve herkesin hakkını, hukukunu adil bir şekilde teslim eden bir hukuk sistemi…
Üç büyük semavî dini vardır. Bunlar ortaya çıkış sırasına göre Yahudilik, Hristiyanlık ve İslamiyet.
Her üç din için Kutsal olan ibadet mekânı Kudustedir. Mescidi Aksadır. “Kudüs (Arapça, el-Kuds) veya Yeruşalim (İbranice), Orta Doğu’nun Kenan bölgesinde, Akdeniz ile Lut Gölü arasındaki Yehuda Dağları’ndaki bir plato üzerine kurulmuş eski bir şehirdir. Üç büyük İbrahim’i din olan Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslam için kutsal sayılan bir şehirdir. (https://tr.wikipedia.org › wiki › Kudüs).
islamiyetin diğer kutsal mekânları Mekke ve Medine Şehirleridir. Hıristiyanlığın merkezi ise M.S.4’üncü yüz yıldan sonra İtalya-Roma-Vatikan’dır. Kudüs ve civarı benî İsrail peygamberlerinin ortaya çıkışlarından bu yana Yahudilerin ve Arapların topraklarıdır.
Ortadoğu’nun başat kavimleri ve milletleri Araplar, Farslar, Kürtler, Yahudi Araplar ve Türklerdir.
İslamiyet’ten önce bu toprakların hükümranları kaba hatları ile Sasaniler, Persler, Romalılar ve onların devamı Bizanslı hıristiyanlar olmuştur.
İslamiyet sonrasında ise Hz, Muhammed Peygamberden sonra Emevi Araplar, Abbasi Araplar. Fatimî –Şiî Farisîler, Memluki-Kölemen Türkler, Eyyubi-Sünni Kürtler. Selçuklular ve Osmanlılar.
Bu süre islamiyetin ortaya çıkışından başlayıp 1’ci dünya savaşına kadar sürmüştür.
Bu arada Kudüs Şehri-Mabedi ve İslam Arap topraklarının büyük bir kısmı cesur, adil ve büyük bir savaşçı komutan ve hükümdar olan Kürd Selahaddin tarafından, çok güçlü bir haçlı ittifakı olan Hıristiyan ordularının gasp ve işgalinden kurtarıldı. Eğer Selahaddin bu başarıyı sağlamasaydı, her halde bu gün bu toprakların çoğu Hıristiyan ittifakının egemenliğinde, isimlerimizin çoğu da Hans, Conî, Marîa veya Anjelika olurdu…
Çoğunluğu Osmanlının hükümranlığında olan bu coğrafya birinci dünya savaşından sonra batılı emperyal güçlerin çıkarlarına göre param parça ediliyor.
Bu savaş sonrasında, Dünyanın egemenleri ile derin ve kirli bir işbirliği yapan yerel Taşeronlar olan Türk, Arap ve Fars aklı ve vicdanı, batılı emperyallere verdikleri tavizler sonucu, bu topraklar üzerinde 22 Arap, 10 Türk,5-6 tane fars tandaslı devlet kuruluyor.
Ortaçağda bu toprakların onur ve haysiyetini kurtaran Selahaddinin torunlarının vatanı olan Kürdistan toprakları ise 5-6 parçaya bölünüyor. Bu vatanın bir parçası Rusyaya, biri Azerbaycan ve Ermenistana, biri İrana, biri Irak’a, biri Suriye’ye ve en büyük parçası ise zor ve hilenin gücü ile Türkiye’nin egemenliğine verildi. Adı geçen bu devletlerin çoğu daha o günlerde yeni kurulan devletlerdir.
Ve Kürtlerin topraklarının ve vatanlarının bu işgalcileri, gaspçıları ve çokça ırkçı, zalimane politikalarının uygulayıcılarının 2’si Hıristiyan Rusya ve Ermenistan oluyor. Bunların 5’i Kürtler gibi aynı dine mensuplar, yani Müslümandırlar. Bunlardan 4’ü Kürtler gibi Sünni’dirler. Bunlar Irak, Suriye, Türkiye, Azerbaycan’dır. Bunlardan 1’isi de Şiî- İran oluyor.
1947’lerde ise aynı batılı güçlerin desteği ile Siyonist ırkçı bir ideolojiyi esas alan Yahudi İsrail devleti kuruluyor.
Bu olup bitenlerden sonra dananın kuyruğu tam da burada kopuyor. Denilebilinir ki bu gün Ortadoğu’da kopan kıyametin temel taşları, o günlerde yapılan bu parçalanma ve yapay bölünmeler ile atıldı.
Yukarıdaki cümlemizi burada tekrarlıyalım. Bir rivayete göre 124.000 peygamber çıkmış. Kurân’da sözü edilen 28,ismi geçen ise 25 peygamberdir. Allahın bütün bu peygamberlerden yeryüzünde barışın ve huzurun egemen olması için insanlara anlatmayı istediği üç temel şey vardır. Temiz bir vicdan, Dürüst bir Ahlak ve Herkesin hakkını, hukukunu adil bir şekilde teslim eden bir hukuk sistemi…
Milattan önce, milattan sonra, orta çağda insanlar birbirlerine hangi vahşilikler yaptılar? Onların hepsini burada dile getiremeyiz. Ama birbirlerine ne kadar çok vahşi davrandıkları tarihen sabittir. Demir testerelerle biçilmeler. Zindanlarda çürütmeler. Açlıktan, susuzluktan öldürmeler. Kızgın yağlarla öldürmeler…
Tam da bu bağlamda Kürtler bu parçalanmalardan sonra neler yaşadılar, yaşıyorlar? İsrail ve Filistinliler birbirlerine neler yaşatıyorlar?
Bu yaşananlar net olarak ortaya konulabilinirse bu gün Orta doğuda yaşanan huzursuzluğun asıl sebebi belki anlaşıla bilinir.
Bu trajediye kadar yeryüzünde bir tane Kürdistan ve onun yurttaşları olan Kürtler vardı. Bu gün ise mecburen her kürdü yaşadığı toprak ile tanımlamak zorunda kalıyoruz…
1.Rusya, Ermenistan ve Azerbaycan’daki Kürtler, sözde, insanlığa güya huzur ve mutluluk getirecek olan Sovyet Sosyalist rejiminin mimarları olan Lenin, Stalin yoldaşlar(!)’ın ve ardıllarının planlı marifetleri ile çok büyük ve çok dramatik bir zorunlu göç ile bölük pörçük edildiler. Hepsi hayvan ve yük taşıyan trenlerle Sibirya’da, Kafkasya’da un ufak edilip eritildiler. Hemen her aile bir ülkeye sürüldü. Böylece Kızıl Kürdistan adeta buharlaştırıldı.
Dileyen bu günkü Kafkas ülkelerindeki Kürt nüfusunun trajik durumunu inceleyebilirler.
2.İran Kürtleri, iran’da yaşayan Kürtlere denir. Kürtler cıa’ya göre ülke nüfusunun %10’unu oluştururken fars ve iran azerileri’nden sonra iran’da üçüncü büyük etnik azınlıktır. iran’da kürtlerin çoğunlukta olduğu bölgeler; kirmanşah, Kürdistan ve ilam eyaletleridir. Bunlar dışında kayda değer Kürt nüfusu olan diğer eyaletler ise batı azerbaycan ve kuzey horasan eyaletleridir. (https://tr.wikipedia.org/wiki)
Herkî, Şikaki aşiretleri ve iran Komeli’nin çabaları sunucu Qadi Muhammedin cumhurbaşkanı seçildiği mehabad Kürd Cumhuriyeti, Sovyetlerin desteği ile kuruldu(1946).Sovyetlerin ihaneti sonucu aynı yıl Qadi Muhammed Çarçıra meydanında idam edilerek asıldı.
İran KDP’si genel sekreteri Dr.Abdurrahman Kasimlo, Humeyni rejimi yetkilileri ile barış görüşmelerinde iken Viyana’da iran ajanlarınca suikaste uğradı(1989). Humeyni rejimi güya İslam cumhuriyeti sıfatı ile Kürtlere bazı meşru hakları verecekti. Ne yazık ki, verebildikleri, verdikleri en somut şey, sadece katliam ve vinçlerle Kürt gençlerini idam etmek oldu. Ve Sünni Kürtleri yok etme çabası oldu. Bu katliam ve idam geleneği o günden bu güne kadar kesintisiz bir şekilde devam ediyor…
3.Irak Kürtleri: Irak Kürtlerinin ta Osmanlı döneminden buyana devam ediyor. Mele Mustafa Barzani’nin büyük abisi Şeyh Abdusselam Barzani’nin 14 Aralık 1914’te Osmanlı Devleti tarafından Musul’da idam edildi. Barzaniler ilk defa Şeyh Abdusselam Barzani döneminde ulusal bir kimlik kazandılar ve o günden bugüne Kürt ve Kürdistan davasının mücadelesini vermektedirler.(https://www.rudaw.net/turkish/kurdistan)
Irakın neo faşist Sosyalist Baas rejimi, ırakta yaşayan Kürtlere enfal katliamını yaşattı.250.000’e yakın kürdü, ırkçı Faşist Arap Saddam’ın Basçıları tarafından ırakın kumul çöllerinde kazdıkları hendeklerde, hunhar bir şekilde faili meçhul edildi. Aynı Saddam’ın uşakları 1986’da,batıdan aldıkları kimyasal bombaları Halepçiye attı. Bir gecede, resmi rakamlara göre en az 5.000 Kürd çocuk, bebek, kadın, erkek, yaşlı hasta öldürüldü. Bunun onlarca katı kadar da hayvan, canlı, börtü böcek telef oldu. Doğa tahrib edildi. Doğal çeşitlilik zarar gördü. Sonuç. Körfez savaşında batılı güçler Saddam’a askeri güç ile müdahale ettiler. Önceleri, korumaları eşliğinde aslanlar gibi kükreyen Saddam, bir tilki ininde yakalandı. Yargılandı. İdam edildi. Irak Kürtleri, bu gün federal bir yönetimle kendilerini idare etmeye çalışıyorlar.
4.Suriye Kürtleri: Suriye’deki Kürt nüfusu ülkenin en büyük etnik azınlığıdır, genellikle Suriye nüfusunun yaklaşık%10’unu oluşturur. (https://en.wikipedia.org/wiki/Kurds_in_Syria)
Suriye Kürtleri iki guruptan oluşuyor. Birinci gurubun yerleşik tarihleri çok eskidir. Efrinde hz.ibrahim döneminden kalma tarihi kalıntılar var. Çoğunluğu Selahaddin Eyyubi el Kürdi döneminden beri buradalar.
İkinci gurup ise Türkiye’nin kuruluşunda cumhuriyet döneminde yaşanan kürt isyanlarından kaçıp oraya sığınanlardır. Kürtler oraya Binê Xetê derler. Bu xat Türkiye Suriye arasındaki mayınlı sınırdan geçen Fransızlara ait Tren yolu Demir hattıdır.
Suriyeyi Hafız Esad yönetimindeki Neo Irkçı Sosyalist Baas rejimi yıllarca 40-50 yıl yönetti. Iraktaki ırkçı uygulamaların bir benzeri Esat uyguladı. Burada yaşayan Kürtlerin çoğunun nufus kayıtları. Kimlikleri bile yoktu. Resmi olarak evlenemiyor. Çocuklarını nüfuslarına kayd edemiyor. Arazi alamıyor. Kürtler, Suriye istihbaratı muhaberatın sıkı kontrolünde akla hayale gelmeyecek zulümlere uğradılar. Esad Kürt bölgesinde Arap kemeri oluşturmak istedi. Buradaki Kürtleri zorla göçertti. Kürt demografisini bozmak istedi. Oğul Esat babasının izini takib ederken 2011 yılında Arab baharının tetiklemesi ile Suriye bir iç savaşa sürüklendi.Haşdî Şâbî, Daiş ve benzeri cihadist örgütler suriyeyi bir kan gölüne çevirdi. Bunların çoğu da iran’dan doğru. Daiş ve diğer güya cihad eden çeteler Kürt toprağı olan Şengalê ve Kobanîye /storage/emulated/0/Documents/Ortadoğunun Kaşarlanmış ifritler Cehenneminde insanlığı,barışı ve kardeşliği aramak.docx. Türkiyenin gücü ve yardımı ile Êfrini işgal etti. En büyük icraatları sayıları 5000’i bulan kürt-Ezidi kadın ve kızını çok rezil bir amaç için köle ve esir edip Arap pazarlarına sunmak.Efrinde Roavada Asırlık Zeytin ağaçlarını kökten söküp tırlarla çalmak.Küdtlerin her şeyini gasp ve talan etmek.Utanmadan da buna müslümanlık demek.Allvh ve pütün peygamberler şimdi hep birlikte bu rezaletin yüzüne tükürüyordur her halde.
Sonuç Êsat bu yıl içinde batı itifjakının desteği ile bir gecede devrildi. Bu gün Suriyeyi Daişin reisi Colani Eşşara yönetiyor. Bu savaşta Kürtler Pyd-Ypg liderliğinde ciddi bir askeri orduya dönüştü. Adı konulmasa da özerk bir yönetim haline gelmiş durumda. Eğer çürük bir akıl bunu akamete uğratmazsa Kürtlerin yılların özlemi olan kendi topraklarında kendi kendilerini yönetebilmeyi başara bilirler…
