Herkes güçlü olmak ister. Mal ve mülk, makam ve mevki, şan ve şöhret, sülale ve aşiret, bilgi ve teknoloji, kariyer ve entelektüel, cemaat ve örgüt, iktidar ve yönetim, atletik vücut birer güç kaynağıdır. Kontrol edilemeyen güç, kişiyi manen zehirler ve çevresine de büyük zarar verir. Firavun, Nemrut, Şeddat, Neron, Karun, Haman, Ebu Leheb, Ebu Cehil, Yezid bin Muaviye, Haccac’ı Zalim, Vladimir Lenin, Josef Stalin, Adolf Hitler, Benito Mussolini, Antonio Salazar, Francisco Franco, Cemal Abdünnasır, Enver Sedat, Rıza Pehlevi, Saddam Hüseyin, Muammer Kaddafi, Beşer Esad ve Benjamin Netanyahu gibi egoist, haset, gururlu, kibirli, hırslı, narsist, sadist ve psikopatlar güç zehirlenmesi hastalığına yakalanarak gözleri kararmış, insanlıktan çıkmış ve azgın zalimlerden olmuşlardır.
GÜÇ BİR NİMETTİR
Bıçak ile soğan doğranır, insan da öldürülür. Güçlü olmak Allah’ın verdiği bir nimettir iyiye, güzele ve doğruya kullanıldığında ibadet olur, kötüye ve sömürüye dönüştüğünde güç zehirlenmesi ile kişinin başına bela getirir. Evliyalar şehvet, şöhret ve servet tutkusuna dikkat çekerek, bunların güç zehirlenmesine sebep olabileceğini söylemişlerdir. Güçlü müslüman zayıf Müslümandan daha kıymetlidir. Hadis’i Şerif’ini rehber edinenler kaygan zeminde kontrollü yürümeli, empati kurmalı, diğergâm olmalı ve güç zehirlenmesine yakalanmamalıdır. Malazgirt savaşının galibi güçlü komutan Alpaslan, esir komutan Romen Diyojen’e özgürlüğünü hediye etmiştir.
GÜÇ BİR İMTİHANDIR
Güçlü kişiler, Cenab’ı Allah tarafından test edilir ve sınanır. Kendini toplumun merkezinde görüp de gücüne taparcasına güvenenler ahlâksız olduğunu ilân ediyor demektir. Zülm karşısında sessiz kalmak, seyirci olmak da zulümdür. Güçlü olanlar kadar, zayıf olanlar da Allah’ın imtihanındadır. Kişinin zayıfken mücahitlik yapmak kolaydır, eline biraz imkân geçince müteahhit, daha sonra da müsaitliğe dönüşerek güç zehirlenmesine yakalanır. Atalarımız “kestane kabuğundan çıkmış da kabuğunu beğenmemiş” sözü ile güç zehirlenmesinin çıkış noktasını anlatmıştır. Aklın ve imanın denetlemediği güç kontroldan çıkarak kişiyi hayvandan daha aşağıya indirir.
ZEHİRLİ MANZARALAR
İslâm’a uygun bütün mezhepler birincidir, sıraya konulamaz ve birbirinden üstün tutulamaz. İslâm’da mezhep vardır ama mezhepçilik yoktur. Tarikatın ölçüsü şöhret değil, Kur’an ve Sünnet’e uyum sağlamasıdır. Üstünlük ancak takva ile gerçekleşir. Mezheb ve tarikatın çokluk gücü müntesiplerini zehirlememelidir. Aile reisi sahip olduğu güç ile zehirlenirse yuvada huzur ve mutluluk kaybolur. Patron işçisine, usta çırağına, kurum ve kuruluşların başkanları üyelerine karşı güç zehirlenmesine düşmemelidir. Zengin, parasının gücüyle zehirlenip yoksulu hakir görmemelidir. Bürokrat, makamın verdiği yetki gücü ile zehirlenip Haman olma zilletine düşmemelidir.
ZEHİRLENMİŞ HASTALAR
Güç zehirlenmesine yakalanmış hastalar kendini vazgeçilmez kişi olarak görür. Gücüne aşırı derecede güvenir ve kendini yenilmez olarak hisseder. Bir sineğin Nemrut’un ölümüne sebep olduğunu hatırlatanlara da güler geçer, Hoşlanmadığı kişileri küçümser, hakaret eder ve bir kaşık suda boğmak ister. Kendisine itiraz eden, eleştiren, sorgulayan karşıt düşünce sahiplerini kara listeye alır ve hesaplaşma zamanını bekler. Kurallara yeterince uymaz, daha fazla güç edinme doyumsuzluğu ruhunu sarmaşık gibi kaplamıştır. Güç zehirlenmesine yakalanmış hastalar, ruh dünyasında barındırdığı acımasız ve vahşi canavarı açığa çıkarmış olurlar.
ÖRNEK ROL MODEL
Rüzgâra söz geçiren, cinleri kontrolü altında tutan, bütün canlılarla konuşan devlet başkanı ve Allah’ın elçisi Hazreti Süleyman (A.S.) kibir duygusuna kapılmadan sınavı başarı ile kazanmasını bilmiştir. Elimize üç-beş kuruş geçince, biraz mal varlığı edinince, küçük bir mevki sahibi olunca hemen Hazreti Süleyman (A.S.)’ı hatırlamak gerekir. Yirmiüç yıl iktidarda kalan Hazreti Muhammed (S.A.V.); Cami inşaatinde işçilik yapmış, Hendek Savaşında kazma-kürek çalışmış, arkadaşlarıyla çıktığı piknikte ateş yakmak için çalı-çırpı toplamış, sahabelerine kendi eliyle su dağıtmış, yamalı elbise giymiş, Mekke’yi feth ettiğinde de kibirlenme belirtisi göstermemiştir.
GÜÇ ZEHRİNİN PANZEHİRİ
Kur’an’ı Kerim ve Sünnet’i Seniyye projektöründe insanlara üşenmeden hizmet etmek, her koşulda alçak gönüllü olmak, hatalar karşısında af edici davranmak, gıyabında dua edecek dostların sayısını arttırmak, omuzlarında oturan yazıcı melekleri hiç unutmamak, Ahiret Günü’ne hazırlanmaya gayret etmek, ölmeden önce ölünüz Hadis’i Şerif’ini rehber edinmek güç zehirlenmesinin panzehiridir. Osmanlı İslâm Devleti’nde padişahlar Cuma Namazını kılmak için saraydan ayrılıp da camiye giderken konvoyu seyreden halkı selamlar, halk da “Gururlanma padişahım, senden büyük Allah var.” tezahüratında bulunur ve uyarı görevlerini yerine getirirlermiş.
KUR’AN’I KERİM’DEN MESAJ
Kur’an’ı Kerim’in Fil Suresi’ndeki Ebabil Kuşlarının el bombası niteliğinde attıkları cisimlerin bir mesajı vardır.
“Kibirlenerek yürüme, çünkü ne yeri yarabilirsin ne de boyca dağlara ulaşabilirsin.” (İsra Suresi; 37.Ayet’i Celile)
“Eğer kaba ve katı kalpli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi.” (Ali İmran Suresi; 159.Ayet’i Celile)
“Sizin en üstün olanınız, takvaca üstün olanınızdır.” (Hucurat Suresi; 13.Ayet’i Celile)