Loading...
tr usd
USD
0.21%
Amerikan Doları
41,57 TRY
tr euro
EURO
0.10%
Euro
48,55 TRY
tr chf
CHF
0.15%
İsviçre Frangı
51,97 TRY
tr jpy
JPY
0%
Japon Yeni
0,00 TRY
tr rub
RUB
0.69%
Rus Rublesi
0,50 TRY
tr cny
CNY
0.19%
Çin Yuanı
5,82 TRY
tr gbp
GBP
0.10%
İngiliz Sterlini
55,54 TRY
tr eur-usd
EURO/USD
0.03%
Euro Amerikan Doları
1,17 TRY
bist-100
BIST
-1.04%
Bist 100
11.258,72 TRY
gau
GR. ALTIN
0.23%
Gram Altın
5.012,06 TRY
tr btc
BTC
-1.63%
Bitcoin
4.686.567,95 TRY
tr eth
ETH
-1.22%
Ethereum
166.044,80 TRY
tr bch
BCH
-0.40%
Bitcoin Cash
23.566,82 TRY
tr xrp
XRP
-0.39%
Ripple
109,49 TRY
tr ltc
LTC
2.43%
Litecoin
4.188,52 TRY
tr bnb
BNB
0.68%
Binance Coin
46.885,00 TRY
tr sol
SOL
0.42%
Solana
8.235,20 TRY
tr avax
AVAX
2.12%
Avalanche
839,80 TRY
  1. Haberler
  2. Genel
  3. Baharı Başlatan Lider ERBAKAN

Baharı Başlatan Lider ERBAKAN

featured

Necmettin Erbakan, Sinop’ta doğmuştur.
​Ancak aile kökenleri şöyledir:
​Babası (Mehmet Sabri Bey): Adana’nın Kozan, Saimbeyli ve Tufanbeyli bölgelerinde uzun süre hüküm sürmüş Selçuklu Türklerinin Kozanoğulları soyundan gelmektedir.
​Annesi (Kamer Hanım): Sinop’un ileri gelen ailelerinden olup, bazı kaynaklara göre anne tarafı Çerkes kökenlidir. Baba tarafından Kürt beylerinden dır. ( Şeyh Saidin torunu RP milletvekili Abdullillah Fırat’ın tespiti)

Necmettin Erbakan’ın hayatı, akademik kariyer, mühendislik çalışmaları ve Türkiye siyasetine damgasını vuran siyasi liderlik olmak üzere üç ana başlıkta incelenebilir:
​1. Eğitim ve Akademik Kariyeri (1926 – 1969)
​Doğumu: 29 Ekim 1926’da Sinop’ta doğdu.
​Eğitim: İlköğrenimini Kayseri ve Trabzon’da tamamladı. İstanbul Erkek Lisesi’ni birincilikle bitirdi.
​Yükseköğrenim: 1948’de İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Makine Fakültesi’nden yüksek başarıyla mezun oldu ve aynı yıl İTÜ Motorlar Kürsüsü’nde asistan olarak göreve başladı.
​Almanya Çalışmaları: 1951’de doktora çalışmaları için Almanya’ya gönderildi. Aachen Teknik Üniversitesi’nde motorlar ve dizel motorlar üzerine çalıştı, doktorasını tamamladı ve Alman ordusu için Leopard tanklarının motorları ile ilgili araştırmalar yaptı.
​Doçentlik ve Profesörlük: 1954 yılında, 27 yaşında, Türkiye’nin en genç doçentlerinden biri oldu. 1965 yılında ise profesör unvanını aldı.
​Sanayi Çalışmaları: Akademik kariyeri sırasında Türkiye’de yerli sanayinin geliştirilmesi için çabaladı ve Gümüş Motor (daha sonra Pancar Motor) fabrikasının kuruluşunda öncülük etti.
​2. Siyasi Kariyeri ve Millî Görüş Hareketi (1969 – 2011)
​Siyasete Giriş: 1969 yılında Konya’dan bağımsız milletvekili seçilerek siyasete atıldı.
​Parti Kuruculuğu ve Genel Başkanlıkları: “Millî Görüş” ideolojisinin kurucusu ve lideri oldu. Sırasıyla şu partileri kurdu ve/veya genel başkanlığını yaptı:
​Millî Nizam Partisi (MNP): 1970 (1971’de kapatıldı)
​Millî Selamet Partisi (MSP): 1972 (1980’de kapatıldı)
​Refah Partisi (RP): 1983’te kuruldu, 1987’de siyasi yasağının kalkmasıyla genel başkan oldu (1998’de kapatıldı)
​Fazilet Partisi (FP): Erbakan siyaset yasağı varken kuruldu (2001’de kapatıldı)
​Saadet Partisi (SP): 2001’de kuruldu ve vefatına kadar bu partinin genel başkanlığını yürüttü.
​Koalisyon Hükümetleri ve Kıbrıs Harekâtı:
​1974’te Bülent Ecevit başkanlığındaki CHP-MSP koalisyonunda Başbakan Yardımcısı oldu ve Kıbrıs Barış Harekâtı bu hükümet döneminde gerçekleşti.
​Daha sonraki Milliyetçi Cephe hükümetlerinde de Başbakan Yardımcılığı görevlerini üstlendi.
​Başbakanlık Dönemi:
​1995 seçimlerinde Refah Partisi birinci parti çıktı.
​28 Haziran 1996 – 30 Haziran 1997 tarihleri arasında Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak görev yaptı (RP-DYP koalisyonu).
​Bu dönemde D-8 (Gelişen Sekiz Ülke) organizasyonunun kurulmasına öncülük etti.
​3. Son Dönemi (28 Şubat Süreci ve Vefatı)
​28 Şubat Süreci: Başbakanlığı, 28 Şubat 1997’deki Millî Güvenlik Kurulu kararları ve ardından koalisyon ortağının çekilmesiyle istifaya zorlanmasının ardından sona erdi.
​Siyasi Yasaklar: Partisi Refah Partisi’nin kapatılmasıyla 5 yıl siyaset yasağı aldı.
​Vefatı: 27 Şubat 2011 tarihinde Ankara’da tedavi gördüğü hastanede kalp yetmezliği nedeniyle vefat etti. İstanbul Merkezefendi Mezarlığı’na defnedildi.

Leopard Tankları

Necmettin Erbakan’ın kariyerinde Leopard tankları ile ilgili çalışmalar önemli bir yer tutar ve akademik/mühendislik geçmişiyle doğrudan bağlantılıdır.
​Almanya’daki doktora ve doçentlik çalışmaları sırasında, Erbakan’ın tank motoru projelerinde görev aldığı bilinmektedir:
​Almanya’daki Görev: 1951 yılında İTÜ tarafından Almanya’ya gönderilen Erbakan, Aachen Teknik Üniversitesi’nde yüksek lisans ve doktora çalışmalarını tamamladı.
​DVL Araştırma Merkezi: Burada, Alman ordusu için araştırmalar yapan DVL (Deutsche Versuchsanstalt für Luftfahrt) araştırma merkezinde Profesör Schmidt ile çalıştı.


​Leopard Tankı Motoru: Erbakan, özellikle dizel motorlar ve püskürtülen yakıtın tutuşması konularındaki bilimsel çalışmaları sayesinde dikkat çekti. Bu çalışmalar, daha sonra Alman ordusunun ana muharebe tankı olacak olan Leopard 1 tanklarının motorları ile ilgili projelerde görev almasını sağladı.
​DEUTZ Fabrikası: Doktorasını tamamlayıp doçent olduktan sonra, o dönemde Almanya’nın en büyük motor fabrikası olan ve Leopard tanklarının motorlarını üreten DEUTZ Motor Fabrikası’na araştırma başmühendisi olarak davet edildi ve bu görevde bulundu.
​Bu süreç, Erbakan’ın sadece bir akademisyen değil, aynı zamanda uluslararası düzeyde tanınan bir mühendis ve teknoloji uzmanı olduğunu göstermiş; Türkiye’ye döndükten sonra da yerli sanayi (özellikle Gümüş Motor/Pancar Motor’un kuruluşu) ve millî kalkınma vizyonunun oluşmasında temel teşkil etmiştir.

Necmettin Erbakan ve 28 Şubat, Türk siyasi tarihinin önemli ve tartışmalı bir dönemi olan 28 Şubat 1997 sürecini ifade eder.

​Bosna Paraları İddiası ve Dava

Siyonizm ve uzantılarının ERBAKAN la baş edemediği mücadelesinde bosndaki yardımları ve mücadele stratejisine çelme takmak için en kotu seneryoyu uymamış ve daha sonra da da iftira atarak itibarsız yapmak istemişler
​Arka Plan: 1992-1995 yılları arasında Bosna’da yaşanan savaş sırasında, Türkiye’de Milli Görüş teşkilatları (özellikle Refah Partisi çatısı altında) ve diğer sivil toplum kuruluşları aracılığıyla Bosna’ya yardım amacıyla büyük miktarda para toplandı.


İddia: Toplanan bu paraların bir kısmının, asıl amacına uygun kullanılmadığı ve bir miktarının kaybolduğu ya da parti (Refah Partisi) kasalarına aktarıldığı iddia edildi.
​Soruşturma/Dava:
​İddialar üzerine soruşturma açıldı ve bu olay yargıya taşındı.
​Dava, özellikle dönemin Refah Partisi yöneticilerini ve Necmettin Erbakan’ı hedef aldı.
​Yargılama sürecinde, paraların ne kadarının gerçekten Bosna’ya ulaştığı, ne kadarının kaybolduğu veya partiye aktarıldığı konusu araştırıldı.
​Hukuki Sonuç
​Dava, “zimmet” suçlamasıyla uzun süre devam etti.
​Yargılama sonucunda, Necmettin Erbakan ve bazı parti yöneticileri hakkında çeşitli kararlar çıktı.
​Bu olay, 28 Şubat süreci ve Refah Partisi’nin kapatılması sürecinde de siyasi ve hukuki tartışmaların önemli bir parçası olmuştur.
​Bu konu genellikle Necmettin Erbakan’ın siyasi kariyerinin tartışmalı yönlerinden biri olarak anılmaktadır.


​ 28 Şubat Süreci ve Erbakan
​Tarih: 28 Şubat 1997
​Olay: Dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan’ın liderliğindeki Refah-Yol (Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi) koalisyon hükümetine karşı, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında alınan kararlarla başlayan ve “Post-Modern Darbe” olarak adlandırılan süreçtir.
​Gerekçe: Askeri kanat ve dönemin bazı siyasi/bürokratik çevreleri, hükümetin laiklik karşıtı faaliyetlerde bulunduğu iddiasıyla harekete geçmiştir.
​Sonuç: MGK’da alınan sert kararlar, hükümete yönelik baskılar ve ordunun siyasete müdahalesi sonucu Necmettin Erbakan Başbakanlık görevinden istifa etmek zorunda kalmış ve hükümet düşmüştür.
​Bu süreç, Türkiye’de siyasi, sosyal ve ekonomik alanda uzun yıllar süren etkiler bırakmıştır.

Necmettin Erbakan’ın anti-Siyonizm (Siyonizm karşıtlığı) düşüncesi, onun siyasi kariyerinin ve liderliğini yaptığı Millî Görüş hareketinin merkezinde yer alan temel unsurlardan biridir.
​Erbakan’a göre Siyonizm, yalnızca İsrail Devleti’nin kurulması ve genişletilmesiyle sınırlı bir ideoloji değil, aynı zamanda küresel düzeyde ekonomik, siyasi ve kültürel hakimiyet arayışının bir parçasıdır.


Erbakan’ın Anti-Siyonist Söyleminin Temel Kavramları:


​Irkçı Emperyalizm: Erbakan, Siyonizmi genellikle “ırkçı emperyalizm” olarak adlandırmıştır. Ona göre Siyonist hareket, sadece Yahudilerin üstünlüğünü savunan bir yapı olmayıp, aynı zamanda küresel ekonomik düzeni kontrol etmeyi amaçlayan, azınlık elit bir grubun kendi çıkarlarını korumak adına diğer halkları baskı altına aldığı bir sistemdir.
​Hak ve Batıl Mücadelesi: Erbakan, dünya siyasetini ve tarihini Hak (İslam) ve Batıl (Siyonizm, emperyalizm, kapitalizm) arasındaki bir mücadele olarak görmüştür. Bu bakış açısına göre Siyonizm, Batıl’ın en büyük temsilcisi ve mevcut dünya düzeninin sömürücü ve adaletsiz yapısının temel nedenidir.


Ekonomik Boyut:

Siyonizm’in gücünün “faizci kapitalist” sistem üzerinden geldiğini ve bu sistemle dünyayı ekonomik olarak yönettiğini savunmuştur. ABD ve AB’yi Siyonizm’in araçları olarak tasvir eden metaforlar kullanmıştır.
​İslam Birliği (D-8):

Erbakan, bu “ırkçı emperyalizm” sömürüsünden kurtulmanın tek yolunun İslam Birliği’ni yeniden tesis etmek ve Adil Düzen’i kurmaktan geçtiğini savunmuştur. D-8 (Gelişen Sekiz Ülke) projesi, onun anti-emperyalist ve anti-Siyonist duruşunun somut bir tezahürü olarak görülmüştür.


​Filistin Davası:

Erbakan, siyasetinde Siyonizm ile mücadeleyi ön planda tutarak, Türk siyaseti ve kamuoyunda Filistin davasının gündeme gelmesinde önemli bir rol oynamıştır.
​Erbakan’ın bu yaklaşımı, siyasi eleştirinin ötesinde, Millî Görüş hareketinin ideolojik temellerine derin bir etki yapmış ve onun Türk siyaseti ve İslam dünyasında benzersiz bir konuma sahip olmasına katkı sağlamıştır.
​Erbakan’ın “Siyonizm” ve “ırkçı emperyalizm” hakkındaki diğer spesifik açıklamaları veya konuşmaları hakkında daha fazla bilgi edinmek ister misiniz?

Necmettin Erbakan’ın Kürtlere ve Kürt sorununa yaklaşımı, kurucusu olduğu Millî Görüş hareketinin temel prensipleri olan İslam Kardeşliği ve bütünleşmiş millet anlayışı çerçevesinde şekillenmiştir.
​Erbakan, Kürt meselesini genellikle dış güçlerin (Siyonizm ve Emperyalizm) Türk ve Kürt halklarını birbirine düşürme çabası ve Türkiye’deki resmî ideolojinin yanlış uygulamaları (ırkçılık, inkârcılık, ekonomik eşitsizlik) sonucu ortaya çıkan bir sorun olarak tanımlamıştır.


Temel Yaklaşım ve İdeolojik Çerçeve
​İslam Kardeşliği (Ümmet Anlayışı):

Erbakan’a göre, Türk ve Kürt halkları binlerce yıldır birlikte yaşamış, ortak tarihi ve en önemlisi ortak inanç (İslam) bağıyla birbirine kaynaşmış tek bir millettir. Sorunun çözümü de ancak İslam kardeşliği prensibinin hâkim kılınmasıyla mümkündür.
​💬 “Bizim Güneydoğu’daki kardeşlerimizle en kıymetli bağımız inanç beraberliğimizdir. Siz, bunu tahrip etmeye kalkarsanız, bunu zayıflatırsanız, arkadan elbette bu meseleler ortaya gelecektir.”


Irkçılığa Karşı Duruş:

Hem Türk hem de Kürt ırkçılığına karşı çıkmış, ırkçılığın sorunun kaynağı olduğunu belirtmiştir. Kürt sorununun ortaya çıkmasında, resmî ideolojinin “Türküm, doğruyum, çalışkanım” gibi ırkçı söylemlerinin Kürt kökenli vatandaşları “Ya öyle mi, bende Kürdüm” demeye ittiğini ifade etmiştir.


​Dış Güçler ve Siyonizm Vurgusu:

PKK terörünü ve bölücü talepleri, Siyonizm ve emperyalist dış güçlerin Müslüman ülkeleri birbirine düşürme ve bölgedeki ekonomik/siyasi çıkarlarını gerçekleştirme planlarının bir sonucu olarak görmüştür.
​📈 Çözüm Önerileri ve Politikaları
​Ekonomik ve Manevi Kalkınma: Erbakan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki kalkınma hamlelerine büyük önem vermiştir. Ona göre Ağır Sanayi Hamlesi gibi projelerle bölgedeki ekonomik eşitsizlikler giderilmeli ve terörün beslendiği zemin ortadan kaldırılmalıdır.
​Kültürel Haklar ve Dışlama Politikalarına Son: Erbakan, resmî ideolojinin inkârcı ve asimilasyoncu politikalarını eleştirmiş, Kürt kimliğinin ve kültürel haklarının tanınması gerektiğini savunmuştur. Bölgedeki baskı ve insan hakları ihlallerinin karşısında durulmasını ve kamuda etnik ayrışmaya son verilmesini önermiştir.


Diyalog ve Siyaset:

Kürt sorununun barışçıl, demokratik yollarla ve içeride, bu topraklardaki kendi dinamiklerle kardeşlik hukuku içerisinde çözülmesi gerektiğini savunmuştur.
​Önemli Not: Milli Görüş hareketinin Kürt tabanı, hareketin 1969’dan itibaren siyasi hayatında önemli bir yer tutmuş ve hareketin belkemiğini oluşturmuştur.
​Erbakan’ın bu yaklaşımları, Türk siyasetinde Kürt meselesine dindar-muhafazakâr bir perspektiften bakan önemli bir çizgi oluşturmuştur.

Necmettin Erbakan’ın “Başörtülü Kızlar” ve “Bingöl Mitingi” konuları, onun siyasi mücadelesinde hem inanç özgürlüğü hem de kendisi hakkında açılan davalar açısından kritik öneme sahiptir.
1. Başörtülü Kızlar ve İnanç Özgürlüğü Mücadelesi
​Erbakan, başörtüsü yasağını 28 Şubat sürecinin ve Türkiye’deki Batı taklitçiliğinin en büyük zulümlerinden biri olarak görmüş ve bu yasağın kaldırılması için en önemli siyasi mücadeleyi vermiştir.


Zulme Karşı Duruş:

Erbakan, üniversite kapılarında başörtülü öğrencilere yönelik polis zoru ve “ikna odaları” gibi uygulamaları sertçe eleştirmiştir. Meclis kürsüsünde yaptığı konuşmalarda, bu genç kızların anayasal eğitim haklarının zorbalıkla elinden alındığını ve bu durumun vicdanları sızlatması gerektiğini dile getirmiştir.


Siyasi Hedef:

Erbakan, bu zulümlerin Fazilet Partisi (ve Milli Görüş geleneği) iktidarında ortadan kaldırılacağını ve başörtülü milletvekillerinin, hatta bakanların Meclis’te yer alacağını söyleyerek, başörtüsü yasağının kaldırılmasını siyasi bir hedef haline getirmiştir.
Çifte Standart Eleştirisi:

Başörtüsünün sadece tarlada veya hizmetçilikte değil, üniversite ve kamuda da serbest olması gerektiğini savunmuş; rahibe okullarındaki örtünme özgürlüğünün hiçbir devlette kısıtlanmazken, Müslüman bir ülkede yasaklanmasını büyük bir çifte standart olarak görmüştür.
​2. Bingöl Mitingi ve Hukuki Süreç
​Necmettin Erbakan’ın 25 Şubat 1994 tarihinde yerel seçim kampanyası sırasında Bingöl’de yaptığı açık hava toplantısındaki konuşma, kendisi hakkında açılan ceza davasının ve siyasi yasakların temelini oluşturmuştur.
Konuşmanın İçeriği:

Konuşmanın resmî kayıtları olmamasına rağmen, ortaya çıkan video kasetler (Meşhur “Bingöl konuşması” olarak anılır) nedeniyle Erbakan, “halkı dine, etnik kökene ve bölge ayrımına dayalı olarak kine ve düşmanlığa tahrik etmekle” suçlanmıştır (Eski TCK’nın 312/2. fıkrası).
​Siyasi ve Bölgesel Bağlam: Bu konuşma, Bingöl’ün Güneydoğu’da terör eylemlerinin yoğun olduğu bir dönemde yapılması ve konuşmanın içeriğinde “Rusya’da komünizm çöktüyse Türkiye’de de Batı taklitçiliği, gâvur aşıklığı çöktü” gibi ifadelerin yer alması nedeniyle, dönemin askerî ve yargı çevrelerinde büyük tepkiye neden olmuştur.
Hukuki Sonuç:

Bingöl konuşması nedeniyle açılan dava sonucunda Erbakan, hapis cezasına ve siyasi yasağa mahkûm edilmiş, bu durum da Milli Görüş hareketinin arka arkaya kapatılan partilerinin (Refah Partisi ve Fazilet Partisi) gerekçelerinden biri olarak kullanılmıştır. Erbakan, bu cezayı çekmek için cezaevine girmiş, ancak bir süre sonra tahliye edilmiştir. Bu durum, onun siyasi mücadelesinde bir dönüm noktası olarak kabul edilir.
​Kısacası, başörtüsü Erbakan için savunduğu inanç özgürlüğünün somut bir simgesi iken, Bingöl Mitingi ise statüko ile yaşadığı siyasi ve hukuki çatışmanın en belirgin davalarından biri olmuştur.


Baharı Başlatan Lider ERBAKAN
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

H24 Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin
KAI ile Haber Hakkında Sohbet
Sohbet sistemi şu anda aktif değil. Lütfen daha sonra tekrar deneyin.