Nuri Pakdil (1934-2019), Türk şair, yazar, mütefekkir ve yayıncıdır. “Yedi Güzel Adam” adlı edebi oluşumun önde gelen isimlerindendir.
Kendisini “devrimci Müslüman” olarak tanımlamış, muhafazakar değil “İslamcı” olduğunu ifade etmiştir. Antikapitalist ve antiemperyalist duruşuyla bilinir.
Sıkça dile getirdiği ve meşhur olan selamı şöyledir:
“Sevgili arkadaşlar, hepinizi; anti kapitalist, anti siyonist, anti faşist, anti emperyalist ve Türkiye’ye özeline ait olmak üzere anti firavunist bilinçle selamlıyorum. Ne mutlu Müslümanım diyene!”
1969 yılında kurduğu “Edebiyat Dergisi” ile Türk edebiyatında önemli bir yer edinmiştir. Eserlerinde sıkça İslam, Kudüs, zulüm ve haksızlık temalarını işlemiştir. Kudüs’e olan derin sevgisi nedeniyle “Kudüs Şairi” olarak da anılır.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur. Devlet Planlama Teşkilatı’nda bir süre çalıştıktan sonra tamamen yazarlığa odaklanmıştır.
Nuri Pakdil’in hayatı ve edebi kimliği hakkında temel bilgiler aşağıdadır:
Doğum ve Eğitim
Doğum: 1934, Kahramanmaraş. (Nüfus kayıtlarına Nureddin Pakdil olarak geçmiştir.)
Eğitim: Maraş Lisesi’ni bitirdi. Ardından İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldu (1959).
İlk Yazıları: Şiir ve deneme türündeki ilk çalışmalarını Kahramanmaraş’ta çıkan “Demokrasiye Hizmet” gazetesinde yayımladı.
İlk Dergi: Lise yıllarında (1954-1955) arkadaşlarıyla birlikte “Hamle” adında bir edebiyat dergisi çıkardı.
Edebi ve Mesleki Hayatı
Memuriyet: Üniversite eğitiminden sonra bir bakanlıkta hukuk müşaviri olarak göreve başladı. Daha sonra Devlet Planlama Teşkilatı’nda (DPT) çalıştı; ancak bir süre sonra buradan ayrılarak kendini tamamen yazarlığa verdi.
Edebiyat Dergisi: Türk edebiyatı için en önemli katkılarından biri, Şubat 1969’da yayımlamaya başladığı **”Edebiyat Dergisi”**dir. Bu derginin etrafında Rasim Özdenören, Erdem Bayazıt, Akif İnan gibi isimlerin de bulunduğu “Yedi Güzel Adam” olarak bilinen edebi topluluk oluşmuştur.
Yayıncılık: 1972 yılında Edebiyat Dergisi Yayınları’nı kurdu ve birçok eseri bu yayınevinden okuyucuyla buluşturdu.
Fikir ve Duruşu
Devrimci Müslüman: Kendisini “devrimci Müslüman” olarak tanımlayan Pakdil, sanatının temelinde İslam inancının ve düşüncesinin olduğunu vurgulamıştır.
Antikapitalizm: Yazılarında ve konuşmalarında anti-kapitalist, anti-emperyalist, anti-siyonist bir duruş sergilemiş, “Kirli mülkiyete karşı, kara siyasaya karşı devrimci savaş kesintisiz sürecektir” demiştir.
Kudüs Şairi: Kudüs’e olan derin bağlılığı ve bu konudaki hassasiyeti nedeniyle “Kudüs Şairi” olarak da anılır.

Nuri Pakdil’in eserlerinde ve düşünce dünyasında özel bir konuma sahip olan ve en çok sevdiği/önemsediği şehirler, onun İslam ve medeniyet anlayışıyla doğrudan ilişkilidir.
Pakdil’in ifadelerine göre, manevi ve varoluşsal anlamda en çok değer verdiği şehirler şunlardır:
Kudüs:
Pakdil, “Kudüs Şairi” olarak bilinir ve Kudüs onun için sadece bir şehir değil, bir direnişin, bilincin ve varoluşun sembolüdür.
Bu konudaki en meşhur sözü şöyledir: “Yüreğimizin yarısı Mekke’dir, geri kalanı da Medine’dir. Üstünde bir tül gibi Kudüs vardır.”
Ayrıca, “Kudüs sevilmeden insanlığa girilemez” diyerek bu şehre yüklediği evrensel misyonu ifade etmiştir.
Mekke ve Medine:
Kudüs’ü tarif ederken bile Mekke ve Medine’yi kalbinin yarısı olarak görmesi, bu iki kutsal şehrin onun inanç ve düşünce sistemindeki merkeziyetini gösterir. Mekke ve Medine, İslam dünyasının ontolojik merkezleri ve Pakdil’in şefkat, adalet ve evrensellik kavramlarını inşa ettiği mekânlardır.
İstanbul:
Pakdil, İstanbul’a da büyük bir aşkla bağlıdır ve onu bir “son durak”, “son sığınak” ve “koruyucu kalkan” olarak nitelendirir.
İstanbul’u, Kudüs ile eş değer bir manevi öneme sahip şehir olarak görür ve “Benim dünyamda, İstanbul’un özel bir yeri, Kudüs’ün daha özel bir yeri vardır.” demiştir. Aynı zamanda “Mekke, Medine, Kudüs ve İstanbul sevilmeden, hayatın, yani varoluşumuzun hikmeti kavranılamaz” ifadesini kullanmıştır.
Özetle, Nuri Pakdil’in gönül coğrafyasının zirvesinde yer alan dört temel şehir şunlardır:
Kudüs
Mekke
Medine
İstanbul
Bitlis’tir.
Nuri Pakdil’in hayatında Bitlis, yedek subay olarak yaptığı askerlik hizmeti nedeniyle önemli bir duraktır.
İşte Bitlis ve Nuri Pakdil ilişkisine dair bilinenler:
Askerlik Yeri: Nuri Pakdil, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra, Tuzla Piyade Okulu’nu tamamlayarak yedek subay olarak Bitlis 34. Piyade Alayı’nda askerlik görevini yapmıştır (yaklaşık 1962-1963 yılları civarında).
Edebi Bağlantı: Bitlis’te askerlik yaparken İstanbul’daki arkadaşlarıyla, özellikle de Sezai Karakoç ve Rasim Özdenören gibi “Yedi Güzel Adam” ekibi üyeleriyle mektuplaşmaya devam etmiştir. Bu dönemdeki mektupları, onun edebi çevreyle olan bağını ve düşünce dünyasını canlı tutmuştur.
Önemli Dostluk: Pakdil’in Bitlis’teki askerlik döneminden kalan önemli bir anı, kendisi gibi yazar ve düşünür olan İsmail Beşikçi ile askerlik arkadaşlığı yapmasıdır. İlerleyen yıllarda bu iki önemli ismin bir araya gelerek sohbet etmeleri basına da yansımıştır.
İsmail Beşikçi ve Nuri Pakdil buluştu

Nuri Pakdil, İsmail Beşikçioğlu’nu evinde ağırladı: Asker arkadaşım bizim eve geldi…Bir zamanlar asker arkadaşı olan yazar Nuri Pakdil ve yazar-sosyolog İsmail Beşikçi, Pakdil’in Ankara Çankaya’daki evinde buluştu. 22 Mayıs 2019 tarihindeki buluşmaya ilişkin saat 14.15’te Nuri Pakdil tarafından el yazısıyla yazılan notta, “Sevgili kardeşim; Bitlis 34. Piyade Alayından askerlik arkadaşım; Sayın İsmail Beşikçi Bey bizim eve geldi, İdris Hamza ile sohbet ediyoruz. Çalışma odamda” cümleleri yer aldı.
Edebi Etkisi: Pakdil, hayatının geri kalanındaki mücadelesi için gerekli olan bazı “eylem” ve “direnç” kavramlarını bu dönemdeki gözlemleriyle pekiştirmiştir. Sanat anlayışında Doğu ve Batı medeniyetlerini eleştirel bir süzgeçten geçirmesi, bu tür coğrafyalardaki deneyimleriyle de ilişkilidir.
Bitlis, yazarın hayatının geri kalanındaki edebi ve fikri mücadelesine yön verecek önemli bir dönemi temsil eder.

Nuri Pakdil’in hayatında askerlik hizmeti için bulunduğu Bitlis, edebi ve fikri duruşunun sağlamlaşmasında ve “direniş” bilincinin gelişmesinde bir dönüm noktası olarak kabul edilebilir.
Bitlis’in Pakdil üzerindeki etkileri genellikle şu şekilde yorumlanır:
”Yazmanın Isınma Devinimleri” ve Direniş Bilinci:
Bitlis’teki askerlik dönemi, Pakdil’in edebi kimliğinin ve yazma eyleminin daha da derinleştiği bir süreçtir. Kendi ifadesiyle, askerdeyken “yazmanın ısınma devinimleri başlar.”
Bu süreç, onun zihninde sürekli dönen “Direnirsem, ölmem” felsefesini pekiştirmiştir. Bitlis’in coğrafyası ve o dönemdeki koşullar, Pakdil’in zulme, haksızlığa ve yabancılaşmaya karşı duyduğu hassasiyeti ve devrimci ruhunu güçlendirmiştir.
Mektuplar Aracılığıyla Düşünceyi Muhafaza Etme:
Bitlis’te bulunduğu süre boyunca İstanbul’daki arkadaşları (özellikle Sezai Karakoç ve Rasim Özdenören) ile kurduğu yoğun mektup trafiği, onun düşünce dünyasından kopmamasını sağlamıştır. Bu mektuplar, dönemin fikri ortamını tartışma ve kendi edebi duruşunu netleştirme zemini olmuştur.
Anadolu Gerçeğiyle Yüzleşme ve Yerli Duruş:
İstanbul’daki üniversite hayatından sonra Doğu’daki bir ilde (Bitlis’te) görev yapması, ona Türkiye’nin sosyal ve coğrafi gerçeklerini yakından görme fırsatı vermiştir. Bu deneyim, onun **”yerli düşünce”**den hareketle bir edebiyat ve medeniyet inşası çabasına güç katmıştır.
Bitlis, teorik bilincini pratik bir yaşam alanı üzerinde sınamasını ve “yabancılaştırma” dediği durumu somut olarak gözlemlemesini sağlamıştır.
Kişisel ve Edebi Disiplin:
Askerlik, zorlu koşullara karşı dayanma ve disiplin gerektiren bir süreçtir. Pakdil’in titizliği, inatçılığı ve eylem kavramına verdiği önem, bu dönemdeki yaşanmışlıklarla pekişmiş ve daha sonra kuracağı Edebiyat Dergisi’ndeki ödünsüz duruşuna yansımıştır.
Vefatı
Ölüm: 18 Ekim 2019’da, üst solunum yolu enfeksiyonu nedeniyle tedavi gördüğü Ankara Şehir Hastanesi’nde 85 yaşında hayatını kaybetti.
Defin:
Ankara’da, Mehmet Akif Ersoy Müze Evi olarak hizmet veren Taceddin Dergahı’nın bahçesine defnedilmiştir.
Eserlerinden Bazıları:
Deneme/İnceleme: Batı Notları, Edebiyat Kulesi, Sükût Sureti, Arap Saati
Otel Gören Defterler serisi (Günlükler)
Şiir: Osmanlı Simitçiler Kasidesi, Kudüs’te Bir Olay
Oyun: Umut (Bu eseri Devlet Tiyatroları tarafından da sahnelenmiştir.)