Altan TAN “Narin Güran Olayında Gözler Devlette” başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Tüm Türkiye 1 aydır Diyarbakır şehir merkezinin hemen kenarında, havaalanının bitişiğinde bir köyde kaybolan ve sonrasında ne yazık ki öldürülmüş şekilde bulunan küçük bir kızın hikâyesini konuşuyor.
8 yaşında canice, hunharca öldürülen zavallı, “Narin” bir çocuktan bahsediyoruz.
Zavallı derken, aslında zavallı olan bizleriz; kendisi bir mağdur.
Bizler ise bu olayı bir türlü çözemeyen ve bunun da ötesinde bu tür olayların meydana gelmesini engelleyemeyen zavallılarız.
Tabii, bu olay sıradan bir olay olmaktan çıktı.
Dünyanın her yerinde; Amerika’dan Çin’e, Güney Afrika’dan Rusya’ya kadar sapıklıklar, canilikler, aile içi cinayetler ve vahşetler ne yazık ki sıklıkla yaşanıyor.
Ancak bunlar çok kısa zamanda aydınlatılıyor, olay kamuoyunun önüne seriliyor ve suçlular cezalandırılıyor.
Narin Güran olayında maalesef bizi en fazla üzen, şaşırtan ve son zamanlarda da kızdıran şey, devletin bu kadar aciz bir şekilde kalmasıdır.
Dediğim gibi, Türkiye’de de dünyanın diğer yerlerinde de aile içi ensest ilişkiler, vahşilikler, canilikler ve sapıklıklar oluyor ama sonuçta birkaç gün içinde konusuna hakim dedektifler geliyor, olayı ortaya çıkarıyor ve sonrasında adli süreç ülkenin yasaları çerçevesinde işliyor.
En enteresan olan bu.
Spekülasyonları artıran da bu.
Bilen bilmeyen onlarca kişi her gece televizyona çıkıyor ve herkes bir senaryo yazıyor.
Öyle entrikalar, öyle dedikodular ortada dolaşıyor ki, inanın Diyarbakır’da yaşayan bizlerin de aklı karışıyor ve hayretler içinde kalıyor.
Devlet yetkililerine sesleniyoruz:
En grift örgütleri, en iyi eğitilmiş militanları sorguladığınızda 3 günde çözüyorsunuz ve bütün örgütü ortaya çıkarıyorsunuz.
İstiklal Caddesi’nde bir bomba patlıyor, 9 saat sonra katilleri kamuoyunun önüne koyuyorsunuz.
Ve daha neler neler böyle.
Peki ne oluyor burada; onu anlatın önce.
İşte 3 bakan köye gelmiş, şu kadar milletvekili gelmiş… Gelmiş de niye gelmiş?
Devletin önünde bir görev var:
Bu mesele asla örtbas edilemez.
Kamuoyuna sahte senaryolarla farklı bir tablo ortaya konulamaz.
Ne yapıp edip, iktidarın ve bütün kurullarıyla devletin, yani jandarmasıyla, adliyesiyle, polisiyle, MİT’iyle ne varsa önce işin aslını halkın önüne koyma mecburiyeti var.
Bu bir görev.
Bundan kaçtıkları an en büyük zanlı devlet güçleri olacak.