Muhalifler Halep’e girer girmez Halep kalesine bir kaç saatliğine Türk bayrağı asıldı. Bir alğıydı bu, Halep misal-ı milli sınırları içine dahil edilecekti, 82 plaka olacaktı…
Her ne kadar Süleyman Şah türbesi İŞİD’in elinden kaçırıp sınırlarımıza yakın bir yere taşınsa da bu çoktan unutulmuştu bile.
Şam düşünce, İsrail’in 30 km içeri girişini Golan tepelerini tamamen işgal edişini ve binlerce askeri noktayı imha edişini değil de, MİT başkanının Emevi Camii’nde namaz kılışını konuştuk birkaç gün…
İsrail tehlikesini yayılmacı politikasını ve büyük İsrail projesini nedense ıskaladık.
Şimdilerde bütün gazete ve televizyonlarda  Suriye’yi Türkiye yönetecekmiş gibi bir algı pompalanıyor. Zira atılan her adımda Türkiye’nin olduğunu görüyoruz. İsrail’in Şam’a doğru ilerleyişi hariç, Türkiye her konuya müdahil oluyor . Bu bir yönüyle çok sevindirici . Ancak bütünleşmek istediğimiz, yardım etmek istediğimiz,imarına ön ayak olmak istediğimiz süreyi ABD ile beraber önce tahrip etmemiz mi gerekiyordu?
Yabancı unsurlara destek vererek 1 milyon kardeş kanının dökülmesi mi gerekiyordu? On binlerce kadın yaşlı ve bebelerin Ege sularında boğulması mı gerekiyordu ? Bir tarihin yok olması, mezhep savaşlarının çıkması ve belki de kıyamete kadar sürecek bir fitne ateşinin yakılması mı gerekiyordu? Devlet aklı bu mudur?
Yoksa bu bir akıl tutulması mıdır?
Özellikle Suriye meselesinde devlet aklının iflas ettiğini çok rahatlıkla söyleyebiliriz. Zira devlet aklı bir işin sonunu görebilmektir.
Suriye konusunda hesabımız çok çetin ve akıtılan her kanda dahlimizin olduğu aşikar. Allah bu işe vesile olanların ahirette yardımcısı olsun.