Doyum noktasından yoksun seküler ihtirasın işgalini, alkışlarla içimize sindirdik. İnandırıldık şeref, karakter, mevki vs’nin mevcut düzenin sunumlarıyla elde edilebileceğine. Yaşam tarzımızı, mazlum ve masumların kanları, canları, emekleri, haysiyetleri üzerinde inşa etmeyi marifet belledik.
İnancımızı bile, ekleme/çıkarma, yontma işlemleriyle yaşam şeklimize uydurduk. Ne kadar ilahi haram/yasak varsa hepsini serbest hale getirdik, getirenleri alkışladık. Kılık/kıyafet ve söylem görselliğiyle teorik islamcılık yaparken, pratikte zulüm çarklarının işleyişine yağdanlık olduk. “Yasa dışı bahis/kumar çeteleri”ne karşı çıkarken; yasal “milli” kumar egemenlerinin itirazsız mülayimlerine dönüşmemiz gibi.
Allahın hükümlerini yaşamak ve tebliğ etme yerine, mevcud dayatmanın hükümlerini destekleme ve tebliğini yeğledik. Bu arada mücahid(e)liğimizi de kimseye kaptırmadan. İslamın filozofluğunu, görselliğini, kaşe’sini vs elden bırakmadan yapıyoruz tüm bunları. Ya aklımız yetersiz, iyi düşünemiyoruz veya gerçek manada inanmıyoruz.
Ama bir gün: (benim hükmüm yerine, hükmüne tabi olduğunuz) “çağırın o peşinden gittiklerinizi, de şimdi gelip sizi kurtarsınlar” diye, mutlaka bir hesap sorulacaktır.
Suriye İşgali
Artık elle tutulur tek hakikat İsrailin Suriye’yi işgal etmeye başlamasıdır. Kimse engel olmayı bırak; itiraz bile etmiyor.
Şimdi, Suriyenin niçin temizlendiği, boşaltıldığı, kimin için hazırlandığı daha iyi anlaşılıyor.