H24/ Makale Eğitimci Mehmet Ali BİÇER
Birisinin gönlünü incitmek, kalbini kırmak, karşımızdakine sert söylemek, muhatablarımıza bağırmak, çağırmak hatta onları suçlayarak şiddetle eleştirmek anlamına gelebilen azarlamanın (Tektir etmek, paylamak, ağzının payını vermek, çıkışmak) zıddı ise taktir etmek ve ödüllendirmektir. Kendimiz için beğenmediğimizi, elbette başkası için reva göremeyiz. İğneyi kendimize, çuvaldızı başkasına batırmak gibi.
AZARLAMAK ŞİDDETTİR
Azarlamak, insanlar arasında nefret ve düşmanlık doğurur. Karşıda bulunan kişi, azarlandığı için ona karşı kalbi soğur, muhatabında sana karşı bir muhalefet başlar. Öyle ki; Çocuğu azarlamak dayakla eşdeğer görülmüştür. Danimarka’da yapılan bilimsel araştırmada çocuğu azarlamanın dayak kadar etkin olduğu ve azarlanan çocukların, kendine olan güveni yitirdikleri, çevresiyle iletişimin zayıfladığı tespit edilmiştir.
AZARLAMAK KİBİRDENDİR
Başkasını azarlayan insanlar farkında olmadan kendi üstünlük kuruntularını davranışlarına yansıtmakta, kibirlilik duygularını ise açığa çıkarmaktadırlar. Azarlamayı hoş görmeyen atalarımız, “Bıçak yarası geçer, dil yarası geçmez.” Sözünü ne güzel söylemişler. Hazreti Ali (R.A.)’ın şu özdeyişine gıptayla bir bakılsa ne güzel alınacak dersler vardır. “İnsanlarla öyle iyi geçininiz ki, düşmanınız bile ölümünüze ağlasın.”
AZARLAMAK YASAKTIR
Azarlamak insanların kötü alışkanlıklarındandır. Azarlama eylemi ve kullanılan sözler ise İslam’da yasaklanmıştır. Hz. Peygamber (S.A.V.) insanları hiç azarlamamış, aksine kibar sözleriyle katı gönülleri yumuşatmıştır. Azarlama yerine yumuşak muamele tercih edilir. İnsanlığın örnek rol modeli Hazreti Muhammed (S.A.V.) bütün davranışlarında azarlama yerine akıl, basiret, yüksek anlayış, düşünce ve hikmet yolunu seçmiştir.
AZARLAMANIN ALTERNATİFİ
Azarlamak, tekdir etmek, şiddet uygulamak yerine ikna etmek, anlatmak, öğretmek yoluna gitmelidir. Yumuşak davranma neticesi kalpler ısınır, inatlık ve muhalefet hisleri gevşer, hakkın kabulü daha bir kolaylaşır. Allah dostlarının insanlara yumuşak davrandığı gözlenmektedir. Bir görevi veya bir cemaati temsil eden öncüler; Çevresinde bulunan iş arkadaşlarını sürekli azarlayıp durması görevine ve cemaatine zarar verir.
AZARLAMANIN PANZEHİRİ
On yıl hizmetinde bulunan Enes bin Malik (r.a.): Resulullah, bana hiç “Öf” dahi demedi. Yaptığım bir iş için: “bunu neden yaptın?”, veya yapmadığım bir iş için: “bunu neden yapmadın?” demedi. “Bir gün Resulullah (S.A.V.) beni bir iş için bir yere gönderdi. Yolda giderken oynayan çocuklara katıldım oynamaya başladım. Biraz sonra benim yanıma gelen Resulullah’a baktığımda, bana tebessüm ediyordu.
ÜRPEREN KALBLER
*)- “Sen en iyi şekilde karşılık ver. Bir de görürsün ki, seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sana yakın bir dost oluvermiş” (Kur’an’ı Kerim, Fussilet Suresi: 34-35.Ayet’i Celile)
*)- H.Ş: “Muhakkak ki Allah yumuşak muamele edilmesini sever.”
*)- H.Ş: “Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu yardımsız bırakmaz, onu azarlamaz.”