1. Haberler
  2. Genel
  3. HALEBÇE GER EM TE Jİ BÎRBİKİN DİLÊME HİŞK BE…

HALEBÇE GER EM TE Jİ BÎRBİKİN DİLÊME HİŞK BE…

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

HALEBÇE GER EM TE Jİ BÎRBİKİN DİLÊME HİŞK BE…

“Hafif acılar konuşabilir ama derin acılar dilsizdir…” L. A. Seneca (Lucius Annaeus Seneca) böyle diyor…

  1. yüzyılda tüm insani değerlere karşı geliştirilen en korkunç vahşetin, bugün 37. yıldönümünü yaşıyoruz. Takvim yaprakları 16 Mart 1988’i gösterdiğinde savaş uçaklarının ürküten sesi, zamana hâkim olmuştu. Bombalar tarihin en büyük katliamlardan birini gerçekleştirme yolunda, kentin kalbini parçalıyordu. 16 Martta zaman dondu, çocuklarımız, kadınlarımız, eline sapan bile almamış gençlerimiz, o topraklarda ‘kurulmasından korkulan bir Kürdistan devleti’ yüzünden sonsuza kadar donup kaldılar.

”Önce mis gibi elma kokusu hissedildi, sonra ölüm…”
”Memede çocuklar öldü, pirinç tarlasında kadınlar, çiçekler, kuşlar öldü. Hayat öldü…”

Saddam Hüseyin 23 Şubat-16 Eylül 1988 tarihleri arasında, Enfal Harekâtı’nı şiddetlendirdi. Bu dönemde Mart ayında İran ordusu “Zafer-7 Harekâtı” adlı genel bir saldırı başlattı. Celal Talabani liderliğindeki (Kürdistan Yurtseverler Birliği)‘ne bağlı Peşmergeler de İran Ordusu ile işbirliği yaparak Halepçe kasabasına girdi. Saddam, İran ordusunun ilerlemesini durdurmak için (Kimyasal Ali lakabıyla tanınan) Kuzey Cephesi Komutanı Korgeneral Alî Hasan Macid Tikritî‘ye zehirli gaz kullanma emrini verdi.

16 Mart 1988′de sekiz MiG-23 savaş uçağı Halepçe kasabasına kimyasal silahlarla bombardıman düzenledi.

Saddam Hüseyin’in kimyasal bombaları ilk anda 5.000 Kürd’ün ölümüne, 15.000’inin de yaralanmasına neden oldu. Bu rakamlar, faciayla ilgili ilk sayısal verilerdir.

Bombardımandan kurtulan on binlerce insan, Türkiye sınırına dayanmıştı. Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri, katliamdan kaçanları sınırdan içeri almamakta direnince, Hakkâri ve Şırnak halkının baskısı ile sınırları açmak zorunda kalmıştı.

Saddan daha önceleri de İran’da defalarca kimyasal silah kullanılmıştı. Ama dünya sağırdı… Eğer dünya İran’a karşı kullanılan kimyasal gaza karşı sessiz ve sağır kalmasaydı, belki o zaman Halepçe Katliamı olmayacaktı.

Saddam, 1983′te Hacı Ümran bölgesinde yüz, 1984′ün Ekim ayında Süleymaniye yakınlarındaki Penjavin’de de üç binin üzerinde kişiyi “hardal gazı” ile katletmişti…

Halepçe katliamına babasının kucağında yakalanmış olan bebeğin fotoğrafıyla, yaşananları dünyaya duyuran gazeteci Ramazan Öztürk, şu tanıklığı yapıyordu:
“Bütün sokaklar cesetlerle doluydu. Etrafta dayanılmaz bir koku hâkimdi. Körpecik bebelerden bazılarının derileri kavrulmuş, bazılarının vücudu mosmor kesilmişti. Bazı bebekler annelerinin kucağından fırlamış, yerde sere serpe yatıyorlardı. Kimi evinin avlusunda kurulmuş sofra başında, kimi kapının eşiğinde, kimi bebeğini emzirirken, kimi oyun oynarken yakalanmıştı zehirli ölümün pençesine… Şehrin dışındaki tarlalarda ise, toplu halde ölmüş yüzlerce insan vardı. Uzaktan bakıldığında, sanki tarlalarda ot yerine insan bedenleri biçilmişti. Bu açık hava mezarlığında, yine kadın ve çocuklar çoğunluktaydı. Hepsi korkunç ölüme teslim olmuşlardı.
Bazıları ise, su birikintilerinin başında ölüvermişlerdi. Bunlar da kimyasal gazların yaktığı vücutlarını, suyla ıslatarak kurtulmaya çalışanlardı. Toplu cesetlerin arka planında, otlarken yine zehirli gazın etkisiyle telef olmuş ve vücutları şişmiş hayvanların görüntüsü göze çarpıyordu. Kısacası, bomba isabeti almış birkaç binanın dışında her şey yerli yerindeydi, ama bütün canlılar ölmüştü.”

Uzmanlar Hardal gazının etkilerini şöyle dile getiriyor: “Nagazaki ve Hiroşima’da iyonlaşan atomların tersine Hardal gazı gelecekteki nesil için de inanılmaz zararlar taşıyor. 10 yıl sonra bile insanlar çeşitli acılar çekiyor özellikle uzun vadede DNA üzerinde yaptığı zarar var.”

İnsanlık tarihine düşen kara lekelerden biri olan Halepçe Katliamı’nın altında, eski Irak diktatörü Saddam Hüseyin’in imzası var..

İşin en acı tarafı ise, ‘Halepçe Katliamı’nın, dünya kamuoyunda hala gereken yankıyı bulamamasıdır.

Halepçe katliamından üç gün sonra, Kuveyt’te toplanan İslam Konferansı bu olaydan tek kelime bile söz etmedi. Katliamdan altı ay sonra Irak’ta Saddam ile kucaklaşan Turgut Özal da olaydan bahsetmedi.

Halepçe Katliamı’nın yarattığı toplumsal travmanın izleri kolay kolay silinmeyecek…

Her ne kadar bu katliamın baş sorumlusu Saddam olsa da, bu kimyasal silahların ABD, Fransa, Almanya patentli olduğu daha sonra açığa çıkmıştı. Nitekim dünya ülkeleri uzun süre bu katliama sessiz kalmış ve ölen binlerce Kürt görmezden gelinmişti.

‘Hayat zehirlenmişti.’
Bombalamaların ardından her şey zehirlendi. Halepçe katliamından yalnızca altı ay sonra, 25 Ağustos’ta bir katliam daha yaşandı. “Kimyasal silahlar atıldıktan sonra, Kürtler büyük bir paniğe kapıldılar ve ülkenin kuzey sınırına doğru kaçmaya başladılar. Şeyhan bölgesinde dar bir vadiye sığındılar. Vadiye zehirli gazlar atıldı. 10-15 dakika içinde üç binin üzerinde insan öldü. Bir kaç gün içinde vadide zehirli gazların etkisi azaldı. Vadiye buldozerler girdi, insanlarının cesetlerini toplu mezarlara, çukurlara doldurdular.”

Hardal gazıyla Kürtlere yönelik katliam politikası, 1983, 1984, 1988′de defalarca tekrarlanmıştı.

19 Ağustos 1988′de, Irak ve İran ateşkes anlaşmasını imzaladılar. Irak ordusu ateşkesten 5 gün sonra Halepçe’yi geri aldı ve bu operasyon esnasında 200 insanın öldürüldüğü söylenmektedir.

16 Mart, Kürtler için bir kara gündür. O günden beri Newroz bayramını, Saddam’ın Halepçe’de uyguladığı insanlık ayıbının, binlerce Kürdün ve doğadaki canlının kimyasal gazla öldürülmesinin burukluğuyla karşılıyorlar.

“Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılâba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir.” (Şuara-227)

Halepçe şehitlerini saygıyla selamlıyorum….

HALEBÇE GER EM TE Jİ BÎRBİKİN DİLÊME HİŞK BE…
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

H24 Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin