Amerika’nın Kriptolu belgelerinde ortaya çıkan ERBAKAN Hükümetinin Düşürülmesi için gerekli işlemlerin yapılması için göreve medya, siyaset, iş ve emek platformu hep birlikte Darbeci generallere destek verdiler.
28 Şubat davasında “darbeye teşebbüs” suçundan müebbet hapis cezası almış olan emekli askerler Fevzi Türkeri, Yıldırım Türker, Aydan Erol, Cevat Temel Özkaynak, Erol Özkasnak, Çetin Doğan ve Çevik Bir’in kalan hapis cezaları, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kararıyla kaldırıldı.
Karar bugünkü Resmi Gazetede yayımlandı

Af kararına gerekçe olarak hükümlülerin, Adli Tıp Kurumu’nca verilmiş raporlara göre “sürekli hastalık” ve “kocama hali durumunda olmaları” gösterildi.
85 yaşındaki emekli orgeneral Çevik Bir, “ileri derecede demans hastası” olması nedeniyle 2022’de cezaevinden tahliye edilmişti.

Türkiye’de 28 Haziran 1996’da Refah Partisi (RP) ile Doğru Yol Partisi’nin (DYP) Necmettin Erbakan başbakanlığında kurduğu koalisyon hükümetiyle başlayan “irtica” gerginliği artmaya başlamıştı.

28 Şubatta neler yaşanmıştı?
Dabeciler ne yapmıştı
Başbakan Erbakan’ın 6 Ekim’de Libya’ya yaptığı ziyaret sırasında Muammer Kaddafi’nin Türkiye’ye yönelik sert sözlerine sessiz kalması; 11 Ocak 1997’de tarikat şeyhlerine resmi konutunda iftar yemeği vermesi; 31 Ocak’ta Sincan Belediyesi’nin düzenlediği ve cihat oyununun oynandığı Kudüs Gecesi, ardından Aczimendilerin Ankara’da bir başka grubun da İstanbul’da “şeriat isteriz” sloganlarıyla düzenlediği eylemler Türkiye’nin laik yapısıyla ilgili endişelerin artmasına yol açtı.
28 Şubat 1997 tarihindeki Milli Güvenlik Kurulu toplantısı bu koşullar altında yapıldı.

MGK bildirisinde laikliğin Türkiye’de demokrasi ve hukukun teminatı olduğu vurgulanırken, hükümetten aralarında 8 yıllık kesintisiz eğitime geçilmesi, tarikatlara bağlı okulların Milli Eğitim Bakanlığı’na devredilmesi, Kuran kurslarının denetlenmesi ve kılık-kıyafet kanunun uyulmasını da içeren bir dizi eylemi hayata geçirmesi istendi.
Bu toplantıdan birkaç ay sonra RP hakkında “laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu” gerekçesiyle kapatma davası açıldı.

Bu dönemde Genelkurmay Karargahı’na davet edilen gazetecilere, yargı mensuplarına ve üst düzey bürokratlara komuta kademesi tarafından “irtica tehdidine karşı brifingler” verildi.
Türkiye’de 1997 yılında yaşananlar bazıları için ordunun doğrudan siyasete müdahalesi, bir başka kesim için ise laikliğin kurtarılması için yapılmış gerekli bir hamle olarak görülüyor.
