Abbasilerin en güçlü halifesi Harun Reşid’in karısı Zübeyde hem anne hem de baba tarafından Haşimi/ Kureyş soyundandı. Aynı zamanda Harun Reşid’in amcasının kızıydı.
Haşimi/ Abbasi ailesinden halife doğuran tek kadın olarak tarihe geçen Zübeyde’nin asıl adı Ümmü Aziz veya Emetülvahid’di. Oldukça zeki ve güzelliği sebebiyle ona “Zübeyde” diye hitap edilirdi.
Üç yaşında babasını kaybedince dedesi Halife Mansur’un himayesinde yetişti. Dini ilimler, Arap dili ve edebiyatı alanında özel dersler aldı.
Teyzesi Hayrüzan’ın isteğiyle, Mehdi- Billah zamanında Zilhicce 165 (miladi 782) te Harun Reşid ile Bağdat’taki Huld Sarayı’nda görkemli bir törenle evlendi.
Büyük bir ziyafetin verildiği, halka altın, gümüş, misk ve amber dolu kapların dağıtıldığı, İslam dünyasının dört bir yanına kıymetli hediyelerin gönderildiği törende Zübeyde’ni mücevher, kıymetli taş ve incilerle süslü gelinliğinin ağırlığından dolayı yürümekte zorluk çektiği rivayet edilir.
Zübeyde, Harun Reşid’le evlendikten sonra Abbasi sarayında etkin bir rol üstlendi. Halifenin hac ziyaretlerinin çoğunda yanında bulundu.
Oğlu Muhammed’in 792 yılında Emin unvanı ile veliaht tayın edilmesinde Zübeyde’nin önemli etkisi vardır. Harun’un cariyelerinden doğan oğlu Memnun’dan hoşlanmıyordu.
Zübeyde, Hem anne hem de baba tarafında asil ve soyluydu. Bundan dolayı annesi Hayzuran adlı Yemenli bir cariye olan eşi Harun Reşid’den daha üstün görüyordu kendini.
Zübeyde’nin kişiliği ve ekonomik gücü Emin’i daha öne çıkarıyordu.
Zübeyde zenginliği kadar cömertliği ile de tanınmıştı. İnsanların borcunu satın alır kapatırdı, üstüne bir o kadar da para verirdi. Özellikle bayramlarda Bağdat’ta borcundan dolayı hapiste olan insanların borçlarını öder hapisten kurtarırdı.
Hükümdarlara denk bir zenginliğe sahip olduğu hususunda kaynakların ittifak ettiği Zübeyde, hem Harun Reşid’in eşi olarak, hem de kendi ailesi itibarıyla büyük bir servete sahipti.
Dedesi Ebu Cafer el-Mansur ve babası Cafer’den kayda değer bir miras kaldı. Harun Reşid ve oğlu Emin dönemlerinde de servetinde ciddi bir artış oldu.
Zübeyde’ye gelir getiren mülkler arasında Bağdat’ta 400 civarında su değirmeni de vardı. Mekke, Azerbaycan, İran ve Abbasi yönetimindeki birçok yerde Zübeyde’nin gelir getiren mülkleri bulunmaktaydı.
Zübeyde’nin emrine amade çok sayıda hizmetçi, çeşitli yerlerdeki işlerini yürütecek katipler, gelirlerini toplayan amiller ve mektuplarını muhataplarına ulaştıran özel görevliler vardı.
Zübeyde’nin iki bin kadar cariyesi vardı. Büyük bir kısmı okuma, yazma ve şiir bilgisine sahip olan bu cariyelerinin içinde yüz tanesi Kur’an hafızıydı ve sürekli Kur’an tilavetiyle meşgul olurlardı. Zübeyde bu hafızları zevkle dinlerdi.
Zübeyde, kadınlara düşkünlüğüyle tanınan Harun’u elinde tutmak istiyordu, ancak bu pek mümkün olamıyor, Harun haremini sürekli geziyordu.
Zübeyde’nin Harun’u kendi etkisinde tutma çabasının asıl önemli nedeni ise özellikle Memun’u destekleyen, sarayın İranlı vezirleri olan Bermekiler’i saf dışı etme düşüncesiydi. Memun’un annesi Fars kökenli olduğu için Bermekiler Harun’dan sonra onun halife olmasını istiyorlardı.
Abbasi sarayında Bermeki ailesinde üç önemli isim vardı. Yahya Bermeki ve oğulları Cafer ile Fadıl idi. Yahya Harun’u büyüttüğü için sarayda önemli bir konuma sahipti.
Harun, kız kardeşi Abbase’yi çok seviyor ve zekasından dolayı saygı gösteriyordu. Cafer Abbase’ye aşıktı. Abbase de Cafer’e ilgi duyuyordu ancak İranlı birisinin bir Arap prensesle evlenmesi adeta imkansızdı.
Pusuda bekleyen Zübeyde, Cafer ile Abbase’nin ilişkisini Harun’a bildirdi.
Öte yandan Harun’un saray içindeki casusları Bermekilerin Harun’a karşı bir darbe planladıklarını, hatta bir suikast hazırlığı içinde olduklarını bildirdi.
Bunun üzerine Harun Mekke’den ve Hicaz’dan ailesine mensup askerleri Bağdat’a yerleştirdi. Bermekiler neye uğradıklarını şaşırdı.
Bermeki sarayı ve konakları kuşatıldı. Aşiretin tüm üyeleri katledildi.
Yahya Bermeki Harun’un huzuruna getirildi. Harun ona “sana baba demedim mi ey Yahya nasıl ihanet ettiniz” dedi. Yahya zincirlenip zindana atıldı ve orada öldürüldü. Cafer affedilmesi için yalvardı ama kardeşi Fadıl ile beraber katledildi.
Oğlu Emin, Harun tarafından kendisinden sonra halife olarak ilan edildi. Emin’den sonra ise Memun Halife olacaktı. Harun’un bu kararı yazılarak hac zamanı Kabe’ye asıldı ve insanlara duyuruldu.
Zübeyde gücünün zirvesindeydi ve bir ilke imza attı. Adına para bastırdı. Melike Zübeyde İslam tarihinde adına sikke basılan ilk kadın oldu.
Harun Reşid’in ölümünden sonra tahta oğlu Emin geçtikten sonra Rakka’da yaşayan Zübeyde Bağdat’a döndü. Büyük bir kalabalık tarafından törenle karşılandı.
Bundan sonra gücünü daha da artırdı ve oğlunun kararlarında etkili olmaya başladı. Ancak Memnun’unda zarar görmemesine özen gösteriyordu.
Daha sonra iki kardeş arasında başlayan iktidar mücadelesinde Memun’un kuvvetleri galip gelerek Bağdat’a girince Zübeyde tutuklandı. Oğlu Emin’in öldürülmesinden sonra torunları Abdullah ve Musa ile birlikte şehirden çıkarılarak Hümeyniya’ya gönderildi.
Zübeyde iki ay sonra Bağdat’a geri döndü.
Halife Memun kardeşinin ölümüne çok üzüldüğünü ifade ederek üvey annesi ve ailesine her yıl 100 000 dinar ve 1 milyon dirhem yollamak suretiyle himaye etti.
Zübeyde 825 yılında yapılan Halife Memun ile Buran Hatice’nin düğününde hazır bulundu. Düğünde kendisine gösterilen ilgiden çok memnun kaldı ve Buran’a inci ile süslenmiş Emevi tarzı bir elbise ile büyük bir köyün gelirini hediye etti.
Bundan altı yıl sonra Bağdat’ta 71 yaşında vefat etti ve Kureyş Kabristanı’na defnedildi.
Zübeyde’nin bir başka özelliği de hayırseverliğiydi. Siyasi gücü ve zenginliğinin yanı sıra hayırseverliği, cömertliği, ihtiyaç sahiplerine yardımları, ilim ehline ihsanları ve dindar kişiliğiyle şöhret bulmuştu. Hatta bir keresinde çözdüğü bir fıkhi mesele nedeniyle Ebu Yusuf’a değerli hediyelerin bulunduğu bir paket gönderir. Etrafındakiler Ebu Yusuf’a Hz. Peygamber’in, bir kimseye hediye geldiğinde onu yanındakilerle paylaşmasını tavsiye ettiğini hatırlatırlar. Ebu Yusuf, “ bu durum, hediyelerin hurma, üzüm, ya da süt olduğu zamanlarda geçerlidir” diyerek hediyeleri kendisi alır.
Zübeyde, adını asırlar boyu yaşatan ve İslam dünyasında iz bırakan en önemli icraatı ise Mekke, Medine ve Hac Yolu başta olmak üzere ülke çapında yaptığı hayırlar ve imar faaliyetleridir.
3 milyon dinar harcayarak Küfe Mekke yolunu yaptırmış, daha sonra bu tarihi kervan yolu Derbizübeyde adıyla anılmıştır. Aynı şekilde 828 yılında 1.7 milyon miskal altınla Taif yolu üzerinde Tad dağının eteğinde çıkan suyu Arafat’a getirmiş, burada yapılan havuzla çevreye dağıtılmış, kalan su kanallarla Mekke’ye ulaştırılmış ve bu su yolu Aynizübeyde adıyla anılmıştır.
Zübeyde’nin yaptırdığı bu yoldan gelen su on iki asır Mekke’nin ihtiyacını karşılamış ve yakın zamana kadar kullanılmıştır.
Zübeyde bunlardan başka Abbasi sınırları içindeki pek çok bölgede mescitler, okullar ve kervansaraylar yaptırmıştır.
Öte yada Tebriz’de günümüze ulaşan en önemli tarihi eser olan Zübeyde Hatun Camii, Zübeyde Hatun imareti ve Zübeyde Hatun Kervansarayı da onun eseridir.
Şüphesiz Melike Zübeyde İslam tarihinin en kudretli kadınıdır.
İslam tarihinde adına sikke basılan ilk kadın MELEK ZÜBEYDE
