Mustafa Kamalak, Türkiye’deki siyasi yaşamda önemli bir figürdür ve Saadet Partisi’nin eski genel başkanıdır. 2011-2016 yılları arasında Saadet Partisi Genel Başkanlığı görevini yürütmüştür. Kamalak, hukukçu kimliğiyle de tanınır ve millî görüş hareketinin önemli isimlerinden biridir.
Liderliği döneminde Saadet Partisi, milli görüş çizgisini sürdürerek adalet, ahlak, maneviyat ve bağımsızlık gibi değerleri ön plana çıkarmıştır. Mustafa Kamalak, genelde uzlaşmacı bir üslup benimseyerek, Türkiye siyasetinde yapıcı bir rol oynamayı hedeflemiştir.
Liderliğiyle ilgili daha spesifik bir bilgi ve araştırma konusu icraatları mevcuttur.
Prof Dr Mustafa Kamalak, Kürt meselesi konusunda milli görüş perspektifi çerçevesinde çözüm odaklı bir yaklaşımı savunmuştur. Genel olarak, bu meseleye adalet, eşitlik ve kardeşlik temelinde yaklaşmıştır. Saadet Partisi Genel Başkanı olduğu dönemde, Kürt meselesini sadece güvenlik eksenli bir sorun olarak değil, aynı zamanda sosyal, kültürel ve ekonomik boyutlarıyla ele alınması gereken bir mesele olarak değerlendirmiştir.
Kamalak’ın Kürt meselesine yaklaşımındaki temel vurgular şunlardır:
- Kardeşlik ve Birlik: Kamalak, Türkler ve Kürtlerin tarih boyunca birlikte yaşadığını ve aynı inanç, kültür ve tarih bağlarına sahip olduğunu sıkça dile getirmiştir. Bu birlikteliğin korunmasının önemine vurgu yapmıştır.
- Adalet ve Hak Temelli Çözüm: Kürt vatandaşların hak taleplerinin dikkate alınması gerektiğini savunmuş ve devletin adil bir yaklaşım sergilemesinin önemini belirtmiştir. Hak ihlallerinin giderilmesini, temel hak ve özgürlüklerin korunmasını savunmuştur.
- Eğitim ve Dil Hakları: Kürtçe’nin eğitim ve kültür alanında serbestçe kullanılabilmesi gerektiğini ifade etmiştir. Ancak bu taleplerin ayrılıkçı bir zeminde değil, Türkiye’nin birliği içinde karşılanması gerektiğini belirtmiştir.
- Şiddetin Reddedilmesi: Kamalak, şiddetin hiçbir çözüm getiremeyeceğini vurgulamış ve PKK’nın terör faaliyetlerine karşı net bir duruş sergilemiştir. Kürt meselesinin barışçıl ve demokratik yollarla çözülmesi gerektiğini savunmuştur.
Mustafa Kamalak’ın bu meseledeki söylemleri, Saadet Partisi’nin milli görüş ilkelerine dayanarak, birleştirici ve toplumsal barışı hedefleyen bir çözüm anlayışını yansıtmaktadır.
Mustafa Kamalak, Milli Görüş hareketinin kurucusu Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın yolunu takip eden önemli bir isimdir. Hukukçu kimliği ve siyasi duruşuyla Erbakan’ın düşüncelerini ve vizyonunu devam ettirmeye çalışmıştır. Kamalak, Erbakan’ı bir lider, düşünce adamı ve dava insanı olarak sıkça övmüş, onun milli görüş ideolojisinin temel taşlarını yaşatmaya yönelik bir çizgide siyaset yapmıştır.
Kamalak ve Erbakan ilişkisini tanımlayan temel unsurlar:
- Sadakat: Mustafa Kamalak, Erbakan’a olan bağlılığını her fırsatta dile getirmiş ve onu “milli görüş davasının önderi” olarak nitelendirmiştir. Saadet Partisi’nin liderliğini üstlendiği dönemde de Erbakan’ın fikirlerini rehber almıştır.
- Milli Görüş İdeolojisi: Kamalak, Erbakan’ın “adil düzen”, “faizsiz ekonomik sistem” ve “manevi kalkınma” gibi temel ilkelerine sıkı sıkıya bağlı kalmıştır. Saadet Partisi’nin programında ve söylemlerinde bu ilkeleri ön planda tutmuştur.
- Erdemli Siyaset: Erbakan’ın ahlak ve maneviyat odaklı siyaset anlayışını benimseyen Kamalak, liderliği sırasında bu çizgiyi korumuş ve Türkiye’nin milli ve manevi değerlerine uygun politikalar geliştirilmesi gerektiğini savunmuştur.
- Erbakan’a Vefa: Mustafa Kamalak, Erbakan’ın vefatından sonra onun mirasına sahip çıkmayı bir görev olarak görmüştür. Erbakan’ın hedeflediği “İslam Birliği” ve “D-8” gibi uluslararası projelere desteğini sürdürmüştür.
Mustafa Kamalak’ın Erbakan’a olan bağlılığı, sadece siyasi bir çizgi değil, aynı zamanda bir dava ve misyon bağlılığı olarak görülmektedir. Erbakan’ın vefatından sonra milli görüş hareketinin liderliğini üstlenmiş ve bu mirası korumak için çaba sarf etmiştir.
Mustafa Kamalak, Saadet Partisi Genel Başkanı olduğu dönemde Suriye meselesi hakkında barışçıl ve çözüm odaklı bir yaklaşım sergilemiştir. Milli Görüş ideolojisine uygun olarak Türkiye’nin dış politikasında bölge ülkeleriyle barış ve iş birliğini savunan Kamalak, Suriye iç savaşının başladığı dönemde Türkiye’nin politikasını eleştirmiş ve savaşın büyümesine karşı uyarılarda bulunmuştur.
Kamalak’ın Suriye meselesindeki görüşleri:
- Barış ve Diplomasi Vurgusu:
Kamalak, Suriye’de yaşanan çatışmaların çözümünün diyalog ve diplomasi ile sağlanması gerektiğini savunmuştur. Türkiye’nin, komşu ülkelerle sorunlarını savaş yerine barışçıl yollarla çözmesi gerektiğini sık sık dile getirmiştir.
- Türkiye’nin Tarafsızlığı:
Türkiye’nin Suriye’de taraf olmaktan kaçınması gerektiğini belirtmiştir. Tarafgirliğin Türkiye’yi tehlikeye sokacağını ve çatışmaları daha da derinleştireceğini savunmuştur.
- İnsani Yardım:
Kamalak, Suriye’deki savaşın mağdur ettiği milyonlarca insan için insani yardım ve destek verilmesini önemsemiştir. Türkiye’nin Suriyeli mültecilere ev sahipliği yapmasını olumlu bulmuş, ancak bu durumun yönetilmesi konusunda daha sistematik adımlar atılmasını önermiştir.
- Dış Güçlere Eleştiri:
Kamalak, Suriye’deki savaşın dış güçlerin müdahalesiyle daha karmaşık hale geldiğini savunmuş ve bölge ülkelerinin bu oyunlara karşı birlikte hareket etmesi gerektiğini belirtmiştir. ABD, Rusya ve diğer güçlerin Suriye üzerindeki müdahalelerini eleştirmiştir.
- Müslüman Kardeşliği:
Suriye meselesine dini ve ahlaki bir perspektiften yaklaşarak, Müslüman ülkelerin birlik içinde hareket etmesini ve birbirlerine zarar vermekten kaçınmasını vurgulamıştır. Türkiye’nin, İslam dünyasında bölgesel çatışmaları sona erdirme liderliği üstlenmesi gerektiğini savunmuştur.
Mustafa Kamalak’ın bu yaklaşımları, Türkiye’nin dış politikasında daha bağımsız, barışçıl ve adaletli bir yol izlenmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Suriye krizinin çözümü için daha yapıcı bir rol üstlenilmesi gerektiğini dile getirmiştir.
Mustafa Kamalak, dini ve ahlaki referansları sıklıkla kullanan bir lider olarak, konuşmalarında Kur’an-ı Kerim’den kıssalara da yer vermiştir. Talut ve Calut kıssası, onun dönem dönem atıf yaptığı kıssalardan biridir. Bu kıssa, Kur’an-ı Kerim’in Bakara Suresi’nde geçer ve liderlik, iman, mücadele ve sabır gibi dersler içeren önemli bir anlatıdır.
Talut-Calut Kıssasına Kamalak’ın Yaklaşımı:
- Adalet ve Liderlik Mesajı:
Talut’un liderliği, Allah tarafından seçilmesine rağmen bazı kişiler tarafından kabul görmemiştir. Mustafa Kamalak, bu kıssayı örnek göstererek adaletin, liyakatin ve manevi değerlere dayalı liderliğin önemine vurgu yapmıştır. Liderliğin sadece mal ve mülk ile değil, ahlak ve hikmetle olması gerektiğini belirtmiştir.
- Azınlığın Zaferi:
Talut’un az sayıdaki ordusunun, Calut’un güçlü ordusuna karşı iman ve sabırla kazandığı zafer, Kamalak’ın konuşmalarında Müslümanların zorluklara rağmen inanç ve azimle hareket etmesi gerektiğini anlatmak için kullandığı bir metafor olmuştur.
- Sabır ve İtaat:
Talut’un ordusunun, zorlu sınamalardan geçerek Allah’a olan itaatini göstermesi, Kamalak’ın da sık sık vurguladığı bir temadır. Liderliğin ve toplumsal dayanışmanın başarı için önemli olduğuna işaret etmiştir.
- Mücadele Ruhu:
Talut-Calut kıssasını, milli görüş mücadelesinin zorluklarına bir benzetme olarak kullanmıştır. Kamalak, bu kıssa üzerinden, haklı bir davanın her zaman büyük zorluklarla karşılaşacağını, ancak Allah’ın yardımıyla zaferin mümkün olduğunu dile getirmiştir.
- Maddi Güç ve Manevi Güç Ayrımı:
Calut’un ordusunun maddi gücüne rağmen, Talut’un ordusunun manevi gücüyle kazandığı zafer, Kamalak’ın söylemlerinde ahlaki ve manevi değerlere olan vurgusuyla uyumlu bir ders niteliğindedir.
Mustafa Kamalak, Talut ve Calut kıssasını genellikle Müslüman toplumlara ilham kaynağı olması için dile getirmiştir. Kıssadan alınacak dersin; sabır, birlik, iman ve mücadele ruhu olduğunu vurgulamış ve bu değerlerin, özellikle zorlu dönemlerde toplumun rehberi olması gerektiğini ifade etmiştir.
Mustafa Kamalak, 15 Temmuz 2016’daki FETÖ’nün hain darbe girişimine karşı net bir şekilde darbe karşıtı bir duruş sergilemiştir. Bu olay sonrasında yaptığı açıklamalarda, darbenin Türkiye’nin demokrasisine, halkın iradesine ve ülkenin bağımsızlığına yönelik bir saldırı olduğunu vurgulamıştır.
15 Temmuz Hakkındaki Görüşleri:
- Darbeye Net Bir Karşıtlık:
Kamalak, darbe girişiminin Türkiye’ye büyük bir zarar vermeyi amaçladığını ve hiçbir şekilde kabul edilemeyeceğini ifade etmiştir. Darbenin başarısızlıkla sonuçlanmasından duyduğu memnuniyeti dile getirerek, halkın demokrasiye sahip çıkmasını takdir etmiştir.
- Birlik ve Beraberlik Çağrısı:
Darbe girişiminin ardından toplumsal birlik ve beraberlik çağrısı yapmıştır. Milli Görüş geleneği çerçevesinde, bu tür krizlerin ancak halkın dayanışması ve ortak iradesiyle aşılabileceğini vurgulamıştır.
- Dış Güçlere Dikkat Çekme:
Kamalak, bu darbe girişiminin arkasında yalnızca FETÖ değil, aynı zamanda dış güçlerin de olabileceğini ifade etmiştir. Türkiye’nin bu tür müdahalelere karşı uyanık olması gerektiğini belirtmiştir.
- Hukuk ve Adalet Vurgusu:
Darbe girişiminin sorumlularının hukuk çerçevesinde cezalandırılmasını savunmuştur. Ancak bu süreçte adaletin gözetilmesi ve masum insanlara zarar verilmemesi gerektiğini de dile getirmiştir.
- Milli Görüş Perspektifi:
Kamalak, 15 Temmuz’u milli görüş ideolojisi doğrultusunda, Türkiye’nin bağımsızlığına ve milli iradeye yapılmış bir saldırı olarak değerlendirmiştir. Bu olayın, Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesini daha da güçlendirmesi gerektiğini ifade etmiştir.
Mustafa Kamalak, bu süreçte milli iradeden yana tavır almış, Saadet Partisi’nin demokrasi ve hukukun üstünlüğüne verdiği önemi vurgulamıştır. Darbe girişiminin ardından yapılan siyasi ve toplumsal değerlendirmelerde, Türkiye’nin bu tür tehditlere karşı daha sağlam bir duruş sergilemesi gerektiğini ifade etmiştir.