Eduardo, İtalya’nın en zenginlerinden biri, gayri resmi şah olarak adlandırılan Agnelliler ailesinin en nüfuslu üyesi Gianni Agnelli’nin oğludur. O,1954 yılının Ocak ayında ABD’de dünyaya gözlerini açtı. Annesi Fransız yahudisi babası İtalya’ndır. Ortaokulu İtalya’nın Torino şehrinde okuyan Eduardo yüksekokulu İngiltere’nin Londra şehrinde okudu.
Doğu Felsefesi bölümünden mezun oldu. Yüksek başarısı sonucunda doktora da yaptı.
Aileye gelince ise Agnelli’ler ailesi İtalya’nın en zengin aileleri arasındadır. Bu aile ticaretle uğraşmaktaydı. Dünyanın birçok ülkesiyle anlaşmaları gereği onlara otomobil ihraç eden “FİAT” da bu ailenindir. Aynı zamanda çok sayıda fabrikaları da mevcuttur. Helikopter üreten fabrika, çok büyük arazilerde ekincilik ve meşhur “Juventus” futbol klubü de bu ailenin sponsorluğunu yaptığı kurumlardandır.
Eduardo zengin tabakanın hususileşmiş ailesinde dünyaya gelmiş olsa da para ve eğlenceye çok fazla meyilli değildi. Çocuk yaşlarından ilme olan büyük ilgisi sonra onu Felsefeye yönelmeye sevk etmişti. Felsefede onu kendi derinliklerine çekti. O, daha sonra felsefi ekoller içinde oluşan ideolojik tartışmaları ve bu yollar arasındaki farkları araştırmakla meşgul olur. Eduardo’nun aile içinde en büyük meşguliyeti ise dedesi tarafından 100 yıl önceden gelen “Juventus” maçlarında taraftarlık yapmaktır. Hatta bir müddet kulübün başkanlığını da yaptı. Futbolculara daima ilgi ve beraberlik hissi vererek onlarda azim olmasını sağlar. Yalnız bu durum onun Felsefi araştırmaları için gerekli vaktini aldığını düşünerek başkanlığı bırakır. Hayatının son günlerine kadar dini araştırmalar ve yollar hakkında ilmi görüşlerin tahlili ile meşgul olur. O aynı zamanda insan hakları savunuculuğu sahasında da çalışmalar yapar.
göre psikolojik destek almıştı. Olayın ayrıntılarını bugüne kadar ortaya çıkaramayan savcı Vapsini ise olayı araştırdığını söylüyordu. Olaydan sonra Eduardo’nun köprüden düşüp öldüğü yer polis kontrolüne alınıyor. Olayı aydınlatmak istey basın mensuplarının hiçbiri olay yerine yaklaştırılmadı. Oradan toplanan deliller saklanıyor, ceset ise otopsiye gönderilmeden ertesi gün Agnelli’lere ait özel mezarlığa defnedilir, bu şekilde de bu olay kapatıldı.
Bir müddet sonra bağımsız gazeteciler bu olayı araştırmaya çalışsalar da baba Gianni Agnelli’nin sert baskıları ile karşılaşarak bu olayı araştırmayı kendi hayatlarıyla oynamak olarak adlandırıp yazılarına son veriyorlardı.
Yakın arkadaşlarından Hüseyin Abdullahi anlatıyor: “Onun ölümünden bir hafta önce biz beraberdik. Ben ertesi gün İran’a gideceğimi ona dedim. O da gitmek istiyordu. Bir an düşündü yakın bir zamanda İran’a geleceğini bildirdi. Bu ülkeden siyasi sığınma alacağını dini-ilmi bir merkezde tahsilini devam ettireceğini söylemişti. Lakin onların son görüşünden bir hafta sonra 2000 yılının 15 Kasımında general Franko köprüsünün üzerinde Eduardo’ya ait arabanın kapıları açık olduğu halde durduğunu gören “Fiat” işçilerinden birisi arabasından iner ve Eduardo’nun arabasına yaklaşır. Araçta kimsenin olmadığını görünce heyecanla yakınlardaki araba tamirhanesine gelir. Hiçbir şey öğrenemez ve tekrar geri döner. Etrafı gezer ve 100 metre yükseklikteki köprüden aşağıda çakılların üzerinde yatan Eduardo’yu görünce bağırır. Ölüm haberi süratle yayılır. Eduardo’nun az sayıdaki dostu bu olayın intihar olamayacağını söylediler. Eduardo’nun yakın dostlarından birisinin araştırmaları ve gösterdiği gerçekler çok ilginçti. Bu gerçekler Eduardo’yu başka yerde öldürüp cesedinin intihar süsü verilip köprüden atıldığını tasdikliyordu. Bu işle uğraşan savcılık işin gidişatını izlemeyi bırakın, hatta bu konu hakkında meraklananları dahi ciddi baskı altına alıyordu. Böylelikle Agnelliler ailesine mahsus büyük mafya, Eduardo’nun ölümünü intihar diye adlandırıp bu işi kapatmış sanıyorlar.