1. Haberler
  2. Genel
  3. YENİ BİR ÇÖZÜM SÜRECİ Mİ DEVREDE

YENİ BİR ÇÖZÜM SÜRECİ Mİ DEVREDE

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Ekim ayı bereketli geçeceğe benziyor. Havalar soğumaya başladı. Sonbahar adeta bir sanat eseri gibi insanlığı doğanın güzelliklerini doya doya yaşamaya davet ediyor. Doğa yeni bir doğuş için kış uykusuna hazırlanırken, insanlık da kışa hazırlığını bitirmek üzere. 

Siyaset arenasını da her zaman olduğu gibi Bahçeli ısıttı.

Meclis açılışında yanına AK Parti Genel Başkan Vekili Efkan Ala’yı da alıp, DEM Parti Eş Başkanı Tuncer Bakırhan’ın yanına giderek elini sıkması kulisleri hareketlendirdi. Herkes ‘Yeni bir çözüm süreci mi geliyor?’ sorusunu soruyor haklı olarak.

Esasen Kürt sorununun yeniden siyaset arenasına gelmesinin dışında bir seçenek de yok. Türkiye ilanihaye güvenlikçi politikalarla bir yere varamaz. Yüzyıllık sürece bakıldığında askeri yöntemlerle, silah ve şiddet yoluyla, asimilasyon ve inkâr politikalarıyla bir sonuca varılmadığı gibi, söz konusu bu yöntemler, sadece daha büyük yıkım getirmiştir.

Kürt sorunu aynı zamanda Türkiye’deki demokrasi güzergahını belirlemede de başat rol oynuyor.

Esasen Kürt sorunu sadece Türkiye’deki Kürtlerin ve Kürt siyasi hareketlerinin birtakım taleplerinden ibaret değil. Kürt sorunu bugün Irak, Suriye ve İran’ı da doğrudan ilgilendirmektedir. Dolayısıyla Kürt sorunu, bir Orta Doğu sorunudur aynı zamanda. Bu ülkelerin iç barışıyla ilgili olduğu kadar bölge barışını da ilgilendirmektedir. Kürt sorunu tüm bu ülkelerde çözüme kavuşmadıkça bölgeye barışın sağlanması mümkün değil. Yüz yılı aşkın bir zamandır Kürtler bu bölgelerde savaşıyor. Türkiye’deki sorun, Irak ve Suriye’deki sorunla doğrudan bağlantılıdır. Arap baharından sonra ABD bölgede sorunun önemli bir aktörü haline geldi.

AK Parti, Kürtleri yanına almadan 2028 seçimlerinde başarılı olamayacağını görüyor. 2023 yerel seçimlerinde CHP’nin metropollerde Kürt seçmenin oyuyla kazandığını en iyi AK Parti biliyor.

Erdoğan’ın CHP içindeki tartışmaları da fırsat bilerek Kürtleri yeniden yanına alma yollarını deneyeceği zaten biliniyordu. Siyasetin doğası bunu gerektiriyor.

Ayrıca İsrail’in soykırım politikalarına, dozunu gittikçe artırarak devam etmesi, Lübnan ve Suriye’ye de girmesi sonucu Orta Doğu’yu yeniden dizayn edeceği artık kesin gibi. Orta Doğu haritasının değişme ihtimali yüksek. Bu gelişmeler Suriye ve Irak Kürtlerini de etkileyecektir. Yeni Orta Doğu denkleminde Kürtlerin nasıl yer alacağını, Kürt liderlerinin oynayacağı rol belirleyecektir.

Kanaatimce Irak Kürt Bölgesel Yönetimince 20 Ekim’de gerçekleşen seçim önemliydi. KDP kaydedip YNK kazansaydı mevcut kazanımlar Kerkük’te yaşandığı gibi yok olabilirdi. Ne var ki, KDP açık ara kazandı. YNK de oylarının bir kısmını Yeni Nesil Hareketine kaptırdı. Bu sonuçlar Kürtleri farklı bir statüye kavuşturabilir. Aynı şekilde, Suriye Kürtlerinin durumu da yeni gelişmelere gebe.

İç barışını sağlayamayan bir Türkiye Orta Doğu denkleminde yer alamaz. Nitekim şu anda da hiçbir masada yok.

Kürt Bölgesel Yönetimi Cumhurbaşkanı Neçirvan Barzani’nin Ankara ziyaretini de bu kapsamda değerlendirmek mümkün.

Kürt sorununun, Türkiye’nin en önemli sorunu olduğu hususunda genel bir mutabakat var. Bu kapsamda bir çözümün gerekliliği ortada. Hiçbir sorun ilanihaye çözümsüz bırakılamaz. Sorun gittikçe ağırlaşır ve farklı aktörler devreye girer. Nitekim Kürt sorunu da artık uluslararası bir sorun haline geldi.

Mevcut iktidar Kürt karşıtlığı üzerine kurulmuş olsa da dünyada ve Orta Doğu’daki gelişmeler bir çözümü zorunlu kılıyor.

Çözüme yönelik ilk adım 2009 yılında Oslo’da atıldı. PKK ile MİT arasındaki görüşmeler bir çözüm arayışına yönelikti ancak sızdırılarak açılım süreci sabote edildi. Dönemin Başbakanı Erdoğan Aralık 2012’de İmralı’da Öcalan’la görüşmelerin yürütüldüğünü açıklaması, süreci yeni bir aşamaya taşıdı.

Yapılan müzakereler sonucunda Öcalan’ın Nisan 2013’te yaptığı çağrıyla PKK silahlı güçlerini Türkiye sınırları dışına çıkardı.

Kürtler bu barış sürecini satın alırken demokrasi güçleri çözümün başarılı olabilmesi için ciddi gayret sarf etti. Akil insanlar Heyeti de kamuoyunu hazırladı. Sürecin devam ettiği üç yılda can kaybı yaşanmadı. Kürt sorununun kriminalize edilmesine son verildi. Öcalan ve Kandil meşru aktör olarak görüldü. Barış havasının etkisiyle HDP yüzde 13.2 oy alıp 80 vekil çıkardı.

Arap Baharının Suriye’de sebep olduğu iç çatışmaları fırsata çevirmek isteyen Türkiye, neo-Osmanlıcı politikalarla Suriye’nin iç işlerine müdahil oldu. Muhalifleri Türkiye’de toplayarak Suriye rejimine karşı silahlandırdı. Kürtler de yaşananları fırsat bilerek yaşadıkları bölgede ABD’nin de desteğiyle özerk bir yapı oluşturdular.

 IŞİD’in Kobani saldırısı süreç açısından önemli bir kırılma noktası oldu.

Ayrıca sürecin AK Parti’ye oy kaybettirmesi dolayısıyla Dolmabahçe Mutabakatının ertesinde süreç Erdoğan tarafından sonlandırıldı. Bölge adeta savaş alanına döndü. Yüzlerce insan öldü, şehirler bugünkü Gazze gibi oldu ve AK Parti 1 Kasım 2015 seçimlerinde 7 Haziran’da kaybettiği oylarını geri alarak zaferle çıktı.

Milletvekili dokunulmazlıkları CHP’nin anlaşılmaz desteği ile kaldırılarak HDP’nin başta Genel Başkanı Selahattin Demirtaş olmak üzere parti yöneticileri tutuklandı. İmralı Heyetinde yer alan İdris Baluken ve Sırrı Süreyya Önder de tutuklandı. Demirtaş hala içerde tutuluyor.

Yeri gelmişken hemen belirtelim ki, Demirtaş’ın içeride tutuklu kalması, yeni bir sürecin başarı şansını azaltır.

Tüm bu yaşananlardan ders alındığı içindir ki, başta DEM Parti olmak üzere, tüm taraflar süreci çağrıştıran gelişmelere ihtiyatla yaklaşmaktadırlar.

İktidar çevreleri özellikle yeni bir süreç kelimesini kullanmaktan imtina ediyorlar.

İmralı’da bulunan Abdullah Öcalan ile müzakerelerin belli bir noktaya getirildiği ve henüz Kandil’in ikna edilmediği haberleri medyada yer aldı. DEM Parti’nin Anayasanın değiştirilmesine verilecek destek karşılığında AİHM kararlarının uygulamaya konularak Demirtaş ve HDP’nin diğer tutuklu yöneticilerinin serbest bırakılacağı yorumları yapılmaktadır.

Muhtemel bir anayasa değişikliğinde anadil öğrenimi ile kimlik tarifiyle ilgili tatmin edici değişikliklerin yapılacağı öngörülmektedir. Bu Türkiye’de yaşayan tüm halklar açısından olumludur.

Daha önceki süreçte şeffaflık ve üçüncü bir gözün olmaması, önemli bir eksiklikti. Bu yapılan yorumlar doğruysa, sürecin şeffaf yürütülmediği, iktidarın ihtiyaçları doğrultusunda yol alındığı, dolayısıyla insanlığın yüzyıllara yayılan ‘çatışma çözümü’ tecrübesinden edinilen birikimin dikkate alınmadığı anlaşılmaktadır.

Daha önceki çözüm sürecinde ana muhalefet Partisi CHP ile MHP karşı çıkıyordu. Şimdi ise adı ne olursa olsun bir süreç başlayacaksa mimarı Bahçeli olacak.

DEM Parti Başkanı Tuncer Bakırhan, “İktidarla anlaştılar” söyleminin önüne geçmek için CHP’nin sorunun demokratik bir şekilde çözülmesi için katkı sunması için çağrıda bulundu.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel hemen bu çağrıya olumlu cevap vererek; “Eller birbirine yeniden kavuşsun, analarımızın gözyaşı dursun diye, artık daha fazla şehit gelmesin diye üzerimize düşeni yaparız” dedi. Bu kapsamda önce Edirne cezaevinde bulunan Selahattin Demirtaş’ı ziyaret etti. Hafta içinde de Diyarbakır, Batman, Şırnak, Mardin, Van ve Hakkari’ye gideceğini açıkladı.

Daha önceki süreci yürütenler hapisle cezalandırıldıkları için haklı olarak bir güven sorunu yaşanmaktadır.

Sürecin iktidara bir can simidi olacağı tezi doğru olsa bile masaya gelecek bir barış sürecine katkı sunmak tüm STK’ların, aydınların ve demokrasi güçlerinin öncelikli görevi olmalıdır.

Niyet ne olursa olsun barış savaştan iyidir. İyi savaş kötü barış yoktur sözü her daim doğrulanmıştır.

Son olarak Mevlâna ile ilgili bir anlatıyla bitirelim: “Mevlâna Şems’i ararken, Konya’da yalancılığıyla ün salmış bir adama rastlar. Adam Şems’i Bağdat’ta gördüğünü söyler. Bunun üzerine adama teşekkür eder Mevlâna… Üzerindeki hırkasını çıkarıp hediye eder. Mevlana’nın yanındaki dost, bu adamın aslında bir yalancı olduğunu bildiği halde, neden hırkasını ona verdiğini sorar. Yalanına hırkamı verdim, doğru söyleseydi canımı verirdim.” der Mevlâna.  Varsın yalancı bir süreç olsun; desteklemeye değer.

YENİ BİR ÇÖZÜM SÜRECİ Mİ DEVREDE
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

H24 Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin