İnsanların sürekli başarısız olduğu durumların ardından umutların, hayallerin ve inançların kaybolduğu, başarma duygusunun bittiği bir anda “öğrenilmiş çaresizlik” sendromu söz konusudur. Öğrenilmiş çaresizlik duygusuna kapılan kişi, edindiği problemi çözemeyeceğine, bu işin kendisini aştığına inanır ve çaresizliğe kapılarak yaşamını karartır. Umut dolu azimli gönüller, kitap okuyan gözler, bilge kişiden öğüt alan ve ortak akıl ile düşünce ufkunu genişleten, ferasetli, idealist insanlar “öğrenilmiş çaresizlik” girdabında boğulmazlar. İnsan, yaratılmışların en şereflisidir. Başarı ve zafer Cenab’ı Allah’a aittir.
LABORATUVAR DENEYİ
Bilimsel buluşların çoğu hayvanlardan ibret alınarak veya dersler çıkarılarak elde edilmiştir. Pire, köpek, fare, at, fil üzerinde öğrenilmiş çaresizlik deneyleri yapılmış, sonuçları insanlar üzerinde uygulanmıştır. En orijinal örnek fil deneyidir. Beyni büyük, hafızası geniş, ailesine bağlı, sadakâtlı ve toplu yaşayan fil yavrusu zincirlenir büyüdüğünde de kaçmak, zincirlerinden kurtulmak istemez, artık koşulların değişmeyeceğini anlamış, çaresizliği öğrenmiştir. Yüksek atlama şampiyonu pire, bırakıldığı kavanozun içerisinde sıçramaktan yorulunca dışarıya çıkartılır ancak kavanozun boyu kadar zıpladığı görülür.
ÇARESİZLİK KÖLELİKTİR
1865 Yılında Amerika köleliği yasakladığı halde, “öğrenilmiş çaresizlik” hastalığına yakalanan köleler efendisinden ayrılmak istememişler, ücretli köleliği kabul etmişlerdir. Firavun ise halkını bürokratlar, patronlar, din tüccarları, medya kuruluşları ve güvenlik güçleriyle “öğrenilmiş çaresizlik” köleliğini aşılamıştır. Köleler ezberletilmiş cümleler ile konuşur, efendisinin söz ve davranışlarında bir hikmet arar, hizmetinde asla kusur etmezler, sürekli olarak emredersiniz efendim, başüstüne efendim, hayhay efendim, haklısınız efendim, siz en iyisini bilirsiniz efendim, doğru söylüyorsunuz efendim nakaratını söylerler.
ESİR DEĞİLSİNİZ
İçinde bulunduğu monoton ortamın koşullarına esir olmayan, zihinsel, fiziksel ve ruhsal açıdan harekete geçerek tembelliği yırtıp atan aksiyoner insanlar ibadet halindedir. Şartlar değişsin, ideal kadro kurulsun diye beklemek “öğrenilmiş çaresizlik” duygusunun ilk basamağıdır. Öğrenilmiş çaresizlik, insanı sadece psikolojik olarak değil, biyolojik olarak da çökertmekte, kimyasını bozmaktadır. Zulümler, musibetler, belâlar, problemler, kaygılar yaşam boyu hep devam eder gider. İnsanın beyninde, kalbinde ve kanında dolaşan iki büyük düşmanı vardır, kötülükleri isteyen nefs ve vesvese veren Şeytan.
ÇARE SİZSİNİZ
Genel gidişattan rahatsız iseniz, çare sizsiniz. Merdiven basamak, basamak çıkılır. Kişi en önce iç dünyasında oluşturduğu tembellik duygusunu ile konfor hayallerini silmeli terlemeyi, aşağılanmayı ve acı çekmeyi göze almalıdır. Hareket fişeğinin atılmasını başkasından beklemek hayal perestlik olur. Kimse üç kuruşa beş köfte satmaz. Kırk güzel insan bir araya gelirse çare olgunlaşır “öğrenilmiş çaresizlik” sona erer. Bunun en somut örneğini Hazreti Muhammed (S.A.V.) yapmıştır. Bir kişi, üç kişi olmuş, kırklar meclisi kurulunca da Kâbe önünde “köle düzenine” karşı açıktan meydan okunmuştur.
NE YAPMALI?
Kişi öncelikle özgüvenini kendi iç dünyasında yaşamalıdır. Özgüveni olmayanlar, özgüveni olanların hakimiyetine girerler. Monoloğdan diyaloğa öziletişim kurulmalı, yeni cevherlerin açığa çıkmasına yardımcı olunmalıdır. Zaman içerisinde özdenetime de yer verilmeli, birliktelikler pekiştirilmeli, şeffaflık ile güven ortamı sağlanmalıdır. Dostluklar arasında moral ve heyecan yüksek tutulmalı, ümitsizliğe asla yer verilmemelidir. Görev dağılımı ve yetki paylaşımı istişare ile belirlenmiş olmalı, güzel ahlâklı ve uyumlu insanları barındıran organize olmuş ekip ile motiveli çalışma yöntemi kurulmalıdır.
KUTSAL MESAJLAR
Kur’an’ı Kerim, Bakara Suresi 193.Ayet’i Celile “Fitne yeryüzünden kalkıncaya ve din yalnız Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın; fakat vazgeçerlerse, artık zalimlerden başkasına saldırmak yoktur.”
Kur’an’ı Kerim, Yusuf Suresi 87.Ayet’i Celile “Allah’ın rahmetinden asla ümit kesmeyin. Çünkü kâfirlerden başkası Allah’ın rahmetinden ümidini kesmez.”
Kur’an’ı Kerim, Ali İmran Suresi 139.Ayet’i Celile “Gevşemeyin, hüzünlenmeyin. Gerçekten iman etmiş iseniz, üstün olan sizlersiniz.” İfadesi, “öğrenilmiş çaresizliğin” müjdelenmiş ilâcıdır.
Kur’an’ı Kerim, Bakara Suresi 249.-250.-251.Ayet’i Celilede özetle Calut’un güçlü ordusu karşısında kana, kana “Öğrenilmiş Çaresizlik Suyu” içen Müslümanlar nefslerinin esiri olmuş, peşinen mağlubiyeti kabul etmiş, şahsiyetlerini yitirmiş ve Cenab’ı Allah’a karşı sınavı da kaybetmişlerdir.