1. Haberler
  2. Genel
  3. Bin Beş

Bin Beş

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Faysal Mahmutoğlu

Tam bin beş haftadır acıları dinmemiş kayıp yakınları her cumartesi günü Galatasaray Meydanı’nda adalet mücadelesi için bir araya geldiler. Acıları da umutları hiç dinmeyen analardı onlar.

Acıdan elbiseler giyinmiş Mezopotamya’nın, Anadolu’nun anaları adaletin tecellisi için uğraş veriyorlardı. Ellerinde karanfiller ve çocuklarının fotoğrafları.

Kaybedilenler kimisinin gözbebeği çocuğuydu, kimisinin kardeşiydi, kiminin de biricik eşiydi.

Gözaltına alındılar, yerlerde sürüklendiler, ters kelepçe takılarak zırhlı araçlara bindirildiler, tutuklandılar ama yılmadılar. Paylarına sadece polis copu, dayak, acı ve keder düştü.

Bir hususu ön göremediler; ülkenin gittikçe demokrasi liginden uzaklaştığını ve adalet, özgürlük ve insan haklarından yana dibe vurduğunu.

Birçoğunun bu uzun ve çileli yürüyüşe ömrü vefa etmedi. Nöbeti çocukları ve torunları devraldı.

12 Eylül darbesinin ardından gözaltına alındıktan sonra katledilen Cemil Kırbayır’ın akıbetini öğrenmek için ailesi 44 yıldır mücadele ediyor. Oğlunu kapı kapı arayan baba İsmail Kırbayır 1991’de, ağabey Yaşar Kırbayır 1998’de, anne Berfo Kırbayır – ki bir dönem cumartesi annelerinin sembol ismiydi- 2013’te yaşamını yitirdi. Mücadeleyi annesinden devralan Berfo Ana’nın kızı Fatma Kırbayır da 14 Mayıs 2024 tarihinde vefat etti. Hala Berfo Ana’nın mezarının yanında boş bir mezar Cemil Kırbayır için bekletiliyor.

Cumartesi Anneleri’nin direnişi 29 yılı geride bıraktı. Kayıp yakınları bugün 1005’inci buluşmalarını gerçekleştirecek.

Cumartesi oturmaları Emine Ocak’ın oğlu Hasan Ocak’ın Gazi Mahallesinde yaşanan olaylarda 21 Mart 1995’te gözaltına alınması ve 55 gün sonra işkenceyle öldürülmüş bedeninin kimsesizler mezarlığında bulunmasıyla başladı.

Ahmet Kaya, 1995 tarihli albümünde Cumartesi Anneleri için ‘Beni bul anne’ şarkısına yer verdi.

27 Mayıs 1995 Cumartesi günü kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları “Gözaltındaki kayıplar son bulsun, kayıpların akıbeti açıklansın, sorumlular bulunup yargılansın” talebiyle ilk kez toplandı. 13 Mart 1999 yılında polisin sert müdahalesine kadar her hafta oturma eylemleri devam etti. 10 yıllık aradan sonra 31 Ocak 2009’da Cumartesi oturma eylemleri yeniden başladı. Ülkede artık insan haklarına saygılı AB uyum yasalarını çıkartan bir iktidar vardı.

Şubat 2011’de, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem Dolmabahçe’deki ofisinde Cumartesi Anneleri temsilcileriyle bir araya geldi. Akabinde, TBMM insan Haklarını İnceleme Komisyonu’nda “gözaltında iken kayboldukları iddia edilen kişilerin akıbetinin araştırılması” amacıyla bir alt komisyon kuruldu.

Komisyon, Cumartesi Anneleri temsilcileriyle bir görüşme gerçekleştirdi. Komisyon Cumartesi Anneleri’nin simge ismi Berfo Ana’nın oğlu Cemil Kırbayır’ın 12 Eylül askeri darbesinden sonra Ardahan’da gözaltına alındıktan sonra bir daha kendisinden haber alınamamasıyla ilgili bir rapor hazırladı.

350 sayfalık raporun sonuç bölümünde şu ifadelere yer verildi: “Komisyonumuz; Cemil Kırbayır’ın gözaltında iken işkence gördüğüne, bu işkence sonucunda hayatını kaybettiğine ve cesedinin ölümüne sebebiyet veren sorgulamaları yapan kamu görevlilerince ortadan kaldırıldığına inanmakta.”

Bu rapor, devletin ilk kez bir kişinin gözaltında katledip kaybedildiğinin ispatı olarak değerlendirildi. Ancak Komisyon çalışmalarına devam etmedi. Kırbayır ile ilgili dava da zaman aşımına uğrayarak 2022’de kapatıldı.

Bu barışçıl eylemler 700. Haftada, 25 Ağustos 2018 tarihinde polisin sert müdahalesiyle engellendi. İnsanların toplantının yapılacağı meydana girmeleri yasaklandı. Türkiye’deki siyasi iklim değişmişti. Artık farklılıklara, ‘öteki’ye tahammül yoktu. Yasaklar dönemi başlamıştı.

Yasak kararı AYM’ye taşındı. AYM 2018’deki müdahalenin, barışçıl toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkının ihlali anlamına geldiğine hükmetti ancak Beyoğlu Kaymakamlığı AYM’nin kararına rağmen Galatasaray Meydanında oturma eylemine izin vermedi.

Yaşanan hukuki sürecin ardından beş yıl sonra 11 Kasın 2023’te, 972. Haftasında 10 kişilik bir grubun Galatasaray Meydanı’nda açıklama yapmasına izin verildi.

Kayıp yakınları, bu 29 yıllık süreçte çok büyük bedeller ödedi. Onların sayesinde Türkiye’de insanların gözaltında kaybedilebildiğini herkes gördü. Bunun yapılması artık eskisine göre daha zor. Cumartesi Anneleri, gözaltında kayıp gerçeğini ortaya çıkardı.

Cumartesi Anneleri’nin eylemi, Türkiye tarihinin en uzun süreli sivil eylemi. Esin kaynağı, Arjantin’de 1976-1983 yılları arasında cunta döneminde kaybedilen ya da katledilen çocuk ve torunları için eylem yapan Plaza de Mayo, diğer bir isimle Mayıs Anneleridir. 14 tülbentli kadın kayıp yakınlarının akıbetini soruyordu. Azucena Villaflor (çocuklarımızı geri verin) diye haykırıyorlardı. Annelerin mücadelesi sonuç verdi; 1983’te mezarların açılmasını sağladı.

İnsan hakları örgütlerine göre Türkiye’de zorla kaybetmelerin en yoğun yaşandığı dönemler, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin hemen sonrası ama esasen 1990’lar. Yoğun olarak da 1992 ve 1995 yılları arası. Ve kaybedilenlerin çoğu Kürt’tü. Kürtler için zor yıllardı o yıllar.

Yurtlarından, köylerinden sürgün ediliyor, köyleri yakılıyor, olağanüstü hal uygulanıyordu. Faili meçhul cinayetlerin de ağırlıklı olarak işlendiği yıllardı o yıllar.

Birleşmiş Milletlere (BM) göre zorla kaybetme, insanlığa karşı işlenmiş suç ve devletler bunu önleyecek tedbirler almakla yükümlü.
Cumartesi Anneleri adalet arıyor ve adalet hala uzakta bir yerde.

Bu arayış çok uzun, belki bin hafta daha sürecek ama insanlar evlatlarının kemiklerini aramaktan vazgeçmeyecek. Belki yıllar sonra yitirdikleri çocuklarından geriye kalan bir parça kemiği kimsesizler mezarlığında bulacaklar, tıpkı beş çocuk babası Vejdin Avcıl gibi.

Mardin’in Derik ilçesi Adakent köyünde 12 Haziran 1994’te askerler ve korucular tarafından beş köylü gözaltına alındı. 25 gün sonra dört kişi serbest bırakıldı ancak Avcı’nın gözaltına alındı inkar edildi. 14 Temmuz 1994’te ölü ele geçirildiği şeklinde tutanak düzenlendi.

Olaydan 17 yıl sonra, 22-23 Kasım 2011 tarihinde Derik Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen bir başka soruşturma kapsamında Derik Kimsesizler Mezarlığı’nda toplu mezarda Vejdin Avcıl’ın giysi parçaları ile kemikleri bulundu. Bu arada yüzlerce toplu mezar olduğu, binlerce insanın bu toplu mezarlarda olabileceği, açılan 45 toplu mezardan 281 kişinin çıkarıldığı İnsan Hakları Derneğince açıklandı.

Elbette bir gün bu zulmü gerçekleştirenler, katiller tarih önünde hesap vereceklerdir.

Allah imhal eder ama ihmal etmez.

Bin Beş
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

H24 Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin