Bir NATO ülkesi olmasının yanında, nüfusunun çoğunluğunun Sünni olmasıyla da gruba nispeten güvenli bir üs sağlayabilir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz Nisan ayında Hamas’ın o zamanki siyasi lideri ismail Haniye’yi İstanbul’da ağırladı.
Kendisini doğu ile batı arasında arabulucu olarak konumlandırmaya çalışan Ankara, olası bir taşınmayı büyük ihtimalle memnuniyetle karşılanacaktır.
Usame Hamdan, Tahir el-Nunu gibi Hamas yöneticileri bir aydan uzun süredir İstanbul’da kalıyor.
Örgüt yöneticilerinin, geçmişteki kısa ziyaretlerin aksine uzun süredir Türkiye’de olmaları da bir değişimi işaret ediyor.
Dört aydan kısa bir sürede iki liderinin öldürülmesi sonrası yöneticilerinin güvenliği, örgüt için bir endişe konusu oldu.
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’ne göre Hamas, geçici olarak “kolektif liderlik modelini” benimsedi.
RUSI adlı düşünce kuruluşundan H. A. Hellyer, bölgedeki en büyük Amerikan askeri üssünün bulunduğu Katar’ın Hamas’a sağladığı suikast güvenliğinin başka yerde sağlanamayacağını savunuyor.
ABD’nin İsrail yönetimine olan tepkisi de hatırlatılıyor.
ABD Dışişleri ve Savunma Bakanları, İsrail yönetimine 12 Kasım’a kadar süre vererek, Gazze’ye insani yardımların engellenmesinin “sonuçları” olacağını söylemişti.
Geçtiğimiz hafta sonu BM yetkilileri, Gazze’nin kuzeyindeki durumu “kıyamet” olarak niteledi ve “kıtlık ihtimalinin yüksek olduğunu” aktardı.
Ancak Dr. Hellyer’e göre, ABD’nin müzakere stratejisinin çok ciddi sıkıntıları var:
“Netanyahu’nun belirlenen kırmızı çizgileri, bir yaptırım olmadan aşması, aslında bir dokunulmazlık yarattı. Önümüzdeki 10 hafta içinde bunların hiçbirinin değişeceğini düşünmüyorum”