Bazı şehirler haritada değil, kalpte yaşar.
Sason da onlardan biri.
Dağların gölgesinde, emeğin, sabrın ve sadeliğin büyüdüğü bir yer…
Ve bu yıl yine o bereketli toprak, çileğin kokusuyla, balın altın rengiyle, cevizin dayanıklılığıyla doldu taştı.
Sason Festivali, sadece bir şenlik değil…
Bu toprakların ruhunun sahneye çıktığı bir buluşmadır.
Her reçel kavanozunun içinde bir anne eli, her ceviz kabuğunda bir ustalık, her bal damlasında binlerce arının sessiz duası vardır.
Bu yıl festivalde bir kez daha gördük:
Emek konuştu, doğa konuştu, Sason konuştu.
Ve biz, mutfağın diliyle bu sesi duyduk.
Yanımda aynı inançla yürüyen üç değerli isim vardı:
Şef Mehmet Kudat,
Şef Ayvaz Akbacak,
Şef Mehmet Fatih Kalaycıoğlu.
Hepsi bu toprağın özünü tabağa taşıyan, halkın emeğini saygıyla sunan yüreklerdi.
Sason’un çileği sadece bir meyve değil, bir karakterdir.
Her tanesi, sabırla, özveriyle, dağ taş gezilerek toplanır.
Cevizi, hayatın sert kabuğunu hatırlatır — kolay kırılmaz ama içi doludur.
Balı ise bu coğrafyanın vicdanıdır; saf, temiz, doğrudan kalpten gelir.
Sokaklarda tandır kokusu, tezgâhlarda çocuk gülüşleri, kadınların gözlerinde yorgun ama onurlu bir gurur…
İşte Sason budur.
Gösterişsiz ama zengin, sessiz ama gururlu.
Her festivalde yeniden dirilen bir kültür, bir kimlik, bir duruştur.
Sason’un kalbinde bir kez daha gördüm:
Toprak, kendine sadık olana cömerttir.
Ve bu toprakta doğan her hikâye, bal gibi, çilek gibi, ceviz gibi
gerçek ve sahicidir.
Teşekkür ve Umut Notu
Bu festival, bir kez daha gösterdi ki; birlik olunca, toprağa inanarak üretince her şey güzelleşiyor.
Sason halkına, emeğiyle bu güzelliği yaşatan herkese teşekkürler.
Gelecek yıl, yine aynı samimiyetle, aynı toprak kokusuyla buluşmak dileğiyle…
Sason’un kalbi hep birlikte atsın.
🖋️ Erdal Türksoy
Türk Mutfağı Şefi Yazar







