1. Haberler
  2. Röportaj
  3. YAVUZER Ahmedi Nejat ile Röportaj yaptı.

YAVUZER Ahmedi Nejat ile Röportaj yaptı.

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

H24 / Röpotaj Mehmet Necip YAVUZER

H24haber yazarlarımızdan M.Necip YAVUZER Mahmut Ahmedi Nejat ile söyleşi ve devrimin 40. yıl dönümü kutlamalarına katıldılar.

Türkiye’ye dönen yavuzer ile yaptığımız değerlendirmeleri ve Mazlumların savunucusu kıymetli Cumhurbaşkanı Ahmedi Nejat ile yapılan röportajını konuştuk.

H24haber: Üstad Yavuzer bize yaptığınız ziyaretinizi anlatabilirmisiniz?

N. YAVUZER: Iran Islam Cumhuriyetinin 40. yılı törenlerine katılım ve bif önceki Cumhurbaşkanı sayin MAHMUT AHMEDİ NEJAD İLE şoyleşi Gerçekleştirdik.

H24haber: iran inkilabının 40.yılını nasıl değerlendirebiirsiniz.?

N.YAVUZER: İslam’ın siyasi arenada var olduğunu göstermek ve bunu Allah’ın Kuran’da beyan buyurduğu şekli ile İslami bir siyaset yönteminin icrası için yola çıkan Rahmetli Ayetullah Humeyni (rahmetullah aleyh) önderliğindeki İranlı Müslümanların gerçekleştirdiği İslam İnkılâbı 40. Yılını doldurdu. Defalarca gittiğim İran’ın batı emperyalist dünyanın uyguladığı ambargolara rağmen dimdik ayakta durması ve her geçen gün daha sağlam adımlarla varlığını sürdürmesi takdire şayan bir harekettir.

H24haber: iran Inkilabına karşı 40 yıl ambargo uygulanmaktadır ne dersiniz?

ABD ve diğer emperyalist ülkelerin ambargolarına karşı birde siyonist israilin kışkırtıcı ve akıl almaz hilelere başvurması karşısında İran İslam Cumhuriyetinin 40 yıl dimdik ayakta durması hiçbir ülkenin buna dayanamayacağı gerçeği karşısında inkılâbının yıl dönümünde mahşeri bir kalabalıkla devrimi sahiplenmeleri görülmeye değer bir olaydı…

H24haber: Siz kutlamaları nasıl gözlemlediniz

Azadi (Özgürlük) meydanında kutlamaların erken saatlerde başlaması ile birlikte İran’ın inkılabi halkı oraya akın etti ve biz oraya vardığımızda kalabalıktan ve izdihamdan yürümekte bir hayli zorlandık. Gencinden yaşlısına, çocuklardan gençlerine kadar muazzam bir katılımın olduğu devrim kutlamaları görülmeye değerdi. İran İslam Cumhuriyeti artık işlevini yitirdi halk desteğini çekti ve artık devrim desteklenmiyor gibi ucuz sözler o devrim kutlamaları ile halk bunu yalanladı ve devrimin emperyal güçlerine bir şamar olarak indirdi.

İran İslam Cumhuriyetinin rehberi Ayetullah Ali Hamaney’in yaptığı uzun konuşma bütün katılımcılar tarafından şevkle ve coşkuyla dinlenirken genç katılımcıların arada attığı slogan ve tekbirler devrimin gençler tarafından ne kadar benimsenip desteklendiğine şahit olduk. Ve ülkemizden devrim kutlamalarına Van’dan, Mardin’den, Giresun’dan, Trabzon’dan gelip katılan kardeşlerimizi gördüğümüzde sevincimiz daha da yükseldi. Bunlar bildiklerimizdi birde gelip görmediklerimiz de vardı…

H24haber: Üstadım ibret müzesini gezdiniz nedir bu müzenin mazisi ve neler yaşadınız?

N.Yavuzer: Şah döneminde yapılan işkencelerin olduğu bir hapishaneyi müze haline getirmişler ve adını da “İbret Müzesi” koymuşlar. Bu müzeye çevrilen üç katlı hapishaneyi en ücra köşelerine kadar gezdik. Orda yapılan işkence aletlerini olduğu gibi sergilemiş ve maketlerle yapılan işkenceleri o aletlerde gözler önüne sermişlerdi. Orda işkence gören iki kişi bize başlarından geçen bütün işkenceleri anlattılar ve orda can veren kişilerin resimlerinin sergilendiği tablolarda kendi resimlerini de gösterdiler.

Ayetullah Hamaney, Ayetullah Beheşti, Ali Şeriati, Muhammed Ali Recai, Muhammet Cevat Bahoner gibi önemli şahsiyetlerin kaldıkları hücreleri ve işkence odalarını tek tek gördük…

İşkence altında şehit olmuş kadın ve erkeklerin resimleri duvarlarda sergilenirken resimlerinin üzerine birer gül resimleri koyularak şehid edilişleri belirtilmişti…

H24haber: Israil ve Amerikanın sevmediği ama Mazlumların çok sevdiği eski Cumhurbaşkanı Ahmedi Nejat ile bir görüşmeniz oldu?

N.Yavuzer: Devrim kutlamalarına katıldığımızın ertesi günü İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlarından Sayın Mahmut Ahmedi Nejat ile bir röportaj yapmak istediğimiz gerçekleşti. Kendisi ile röportaj yapmak için müracaat ettiğimizde Milli Görüşten geldiğimizi ve Milli Gazete adına röportaj yapmak istediğimizi ilettiğimizde kabul ettiler ve ilk sırayı bize verdiler. 12 Şubat saat 9:30 da başlayan röportajımız bir saat sürdü ve kendisi çok güzel bir şekilde bizi karşıladı.

Türkiyeli kardeşlerin çok sevdiğini iletirken elini kalbinin üzerine koyarak bende kalben Türkiyeli kardeşlerimi çok seviyorum dedi.

Mahmut Ahmedi Nejat ile yaptığımız röportaj…

Soru 1- Sayın Cumhurbaşkanım, İmam Humeyin (ra)’in rehberliğinde gerçekleşen İran İslam Cumhuriyetinin 40. Yılını tebrik ediyor ve daimi olmasını Cenab-ı Hakk’tan diliyoruz. Sizinde Cumhurbaşkanlığını yaptığınız İran İslam Cumhuriyetinin çok sevilen ve takdir edilen bir bileni olarak sizi biraz yakından tanıyabilir miyiz?

Cevap- Bismillahirrahmanirrahim. Allah’a hamd Resulüne selat ve selam olsun. Doğrusu beni herkes tanıyor. İran milletinin ve insanlar içinde bende küçük bir insanım….

Soru 2- Sayın Cumhurbaşkanım; malum olduğu üzere bugün dünyada Yahudi ve Hıristiyan ittifakının dünyayı zulümle idare ettiği gerçeği ile İslam İnkılâbından evvel ve sizin cumhurbaşkanlığınız dönemi ile şimdiki uygulamalarıyla bir mukayese ve analiz yapabilir misiniz?

Cevap- Maalesef bugün insanlık dışı ve zalim bir sulta sistemi dünyaya egemen olmuş durumda. Bugünün dünyasındaki yönetimler, idareler milletler karşısında bir durum sergilemekteler. Elbette ki bugün insanlığın tekammül ve gelişimi mevcut sulta sistemlerini zayıflatmaktadır. Bugün tüm dünya milletleri uygulanan mevcut durumdan rahatsızdırlar. Eğer mevcut sulta sistemlere alternatif olabilecek yeni bir adalet temelli bir sistem tesis edilirse kabul görecektir.

Elbette ki bu oluşturulacak yeni sistemde insan kavramının yeniden tanımlanması gerekir. İnsanın taşıdığı hakikat doğru bir şekilde tanımlanırsa insan için gerekli olan siyasi, kültürel ve ekonomik araçlardan daha olumlu bir şekilde istifade edilebilir. Şu andaki emperyalist sistemde bir insan tanımı üzerine bina edilmiştir. Bu sistemdeki insan tanımı anlam itibari ile küçüktür. Buradaki insani düşünce yapısı sadece kenedini düşünen ve diğer insanlar üzerinde egemenlik kurmak isteyen bir emele sahiptir. Allaha ulaşmak gibi ulvi bir hedefleri yoktur. Allahın sıfatlarını ve ilmini arayan insani bir düşünceleri yoktur.

Bizim tanımladığımız insan tipi ise yeryüzünde Allahın halifeliğini yapan insan tipidir. Bu insan, Allahın sahip olduğu sıfatları kendisinde toplayıp hareket eden bir insan tipidir. İslam’daki insani yapı; kemale erme zihniyeti, diğer insanlara hizmeti kendine vazife edinen bir yapıdır. İslam’da insanın ulaştığı tekâmül insanlara zulmetmek için değil insanlara fedakârlık, dürüstlük ve adaletli bir davranış biçimidir ve insana hizmet amaçlıdır.

Soru 3- Siyonist İsrailin emeli olan Büyük Ortadoğu Projesinin Nil’den Fırat’a kadar olan sınırlar içinde Büyük İsrail İmparatorluğunu kurmak için 1. ve 2. Irak işgali ile Suriye’nin miladi 2011’de başlayan işgali, iç savaş ve mevcut hale gelmesinde ABD’nin müdahil olmasını nasıl analiz edersiniz?

Cevap- Dünyaya egemen olmak isteyen güçler öncelikle orta doğuya sahip olmak istiyorlar. Çünkü burası dünyanın kalbidir. Kültürün ve zenginliğin ana kalbidir. Coğrafi anlamda da dünyanın merkezi konumundadır. Buralara sahip olmak isteyen güç buradaki enerji kaynaklarını, kültürü ve insanlığı kontrol eder. Dünyayı yönetmek isteyenler ucuz enerjiye sahip olmak ister ve orta doğu da enerji kaynakları bakımından, su kaynakları ve tarıma elverişli topraklar bakımından zengin bir yerdir. Siyonist israilin kurulmasındaki ana felsefe budur. Çünkü diğer toplumlara egemen olmanın yolunu açmak istiyorlar. Bu nedenle ülkeleri ve milletleri bölmek, parçalayarak yönetmek istiyorlar.

Türkiye, İran, Arabistan ve Mısır’ı bölüp parçalamak istiyorlar. Bölgede güçlü bir devletin olmasını istemiyorlar. Bu düşünce insanlık dışıdır ve emperyalistçe bir yaklaşım biçimidir. Bu düşünüş ve davranışları ile bizim bölgemizde çok zarar vermişlerdir. Ancak bu emperyalist düşünce tüm dünyada yenilgiye uğramıştır. Dünyanın neresine giderseniz gidin insanlar Amerika emperyalizminden ve İsrail siyonizminden rahatsızdırlar. 7.5 milyarlık dünya nüfusunun hepsi mazlum konumdadır. Elinde gücü ve serveti bulunduranların sayısı 20-30 bini geçmez. Amerika, Avrupa, Asya halkları mazlumdurlar ama Afrika ve Latin Amerika halkları daha da mazlumdurlar. Bu mutlu azınlığın elindeki bütün güce rağmen emperyalist istekleri gerçekleşmeyecektir.

Büyük İsrail projesini hiçbir zaman gerçekleştiremeyecekler ve bunu gerçekleştirecek güç ve kuvvette de değiller. Artık dünya değişti ve bu projenin geçerlilik hükmü kalmadı. Sadece savaş çıkarıp kan dökmek dışında bir şey yapamıyorlar.

Soru 4- Suriye sorununun ilk başlangıcında siz cumhurbaşkanıydınız. Hatırladığım kadarıyla sizin Türkiye’nin o dönem başbakanı olan Sayın R. Tayyip Erdoğan’a şöyle bir teklifte bulunduğunuzu basından okumuştuk. Siz başbakana “Suriye meselesini ABD’yi karıştırmadan İran, Türkiye, Mısır ve Suriye iktidarları ile birlikte bir çözüm bulalım” demiştiniz bunu biraz açar mısınız?

Cevap- Bölgemizde ve orta doğudaki sorunların kaynağı emperyalist düşüncedir. Amaçları bölge halklarını birbirine düşürmektir. Ben milletlerin kendi sorunlarını kendi aralarında çözmesinden yanayım, Elbette ki Türkiye, Mısır, İran ve Arabistan gibi ülkeler gerek Suriye’de olsun gerekse diğer bölgelerde bulunan milletlerin kendi sorunlarını kendileri çözmeleri için elbirliği ile yardımcı olmalıdırlar. Bu ülkelerdeki sorunlar sadece o ülke ile sorunlu kalmamaktadır. Bundan dolayı emperyalist güçlerin her ülke için ayrı ayrı planları vardır. Onlar Türkiye, İran, Arabistan ve Mısır gibi ülkelerin güçlenmesini istemiyor ve bizim zayıf olmamızı istiyorlar.

Cumhurbaşkanlığım sırasında ben Mekke’de düzenlenen İslam İşbirliği Konferansında İslam ülkelerinden seçilmiş bir heyetin Suriye’ye gönderilmesini ve bu heyetin Suriye’de sorunun çözülmesine katkı sunmasını teklif etmiştim ancak bu teklifim ne yazık ki kabul edilmedi. Benim amacım ihtilafın olması değil vahdetin sağlanmasıydı. Bugünün çözümünde konuşma ve diyaloglar olabilir ancak Türkiye, İran, Arabistan ve Mısır arasında oluşacak bir rekabet bölgeye zarar verir. İşbirliği ve diyalogumuz dışın başka bir çaremiz de yoktur. Dinimiz, Peygamberimiz ve Kitabımız da bizi vahdete davet etmekte Allah’ımız da bizi vahdete çağırmakta…

Ben demiyorum ki bölge ülkeleri olarak birleşelim diğer ülkelere ve milletlere saldıralım. Dünyada vahdetin gerçekleşmesi için hep birlikte çalışalım. Adalet, özgürlük ve izzet için tüm insanlığın aynı noktada birleşmesi gerekir ki mazlumiyet ortadan kalkabilsin…

Emperyalist azınlığın elindeki gücü ellerinden almalıyız. Burada iki noktaya değinmek istiyorum. Dünyadaki bütün dinler Hıristiyan, Budist, Yahudi ve mezhepler emperyalistlerin elindeki bu gücü almak için bir vahdet oluşturmalıdırlar.

Burada ben araya girerek Rahmetli Erbakan Hocamızın D-8 projesinde de bir böyle bir çalışması vardı ve bu proje genişleyerek D-60’lara kadar genişletilmesi hedefleniyordu dediğimde kendisi;

Aynen öyle Allah ona rahmet eylesin dedi…

Konuşmasının devamında;

Peygamberler tüm insanlık için gönderilmişlerdir. Bu işaret etmek istediğim birinci noktaydı. İkinci nokta ise biz dünyadaki tüm mazlumların destekçisi ve koruyucusuyuz. Bugün ABD halkı, Avrupa ve diğer ülkelerde yaşayan halklar ve özellikle Afrika halkları mazlum konumundadır. O halde sorunların çözümü savaş ile değil toplumların ve milletlerin vahdeti ve birlikte hareket etmesiyle sağlanabilir. Böyle bir durumda füzeler, savaş uçakları ve tüm silahların bir anlamı kalmayacaktır.

Tüm dünya milletlerinin vahdeti yolunda çalışmalıyız ki Tevhit ve ortak insani değerler etrafında bileşilebilinsin. Sadece Allaha ibadet edelim ve insanlığın izzet, keramet ve hikmeti yolunda çaba sarf edelim. Çünkü Adalet, özgürlük ve izzet tüm insanlığın ortak değerleridir.

Soru 5- Suriye savaşının başlaması ile birlikte İslam coğrafyasında ABD’nin müdahalesi ile birlikte ortaya çıkan cepheleşme ve ortaya çıkarılan terör guruplarının çatışmalara müdahil olması ile birlikte oluşan tabloda ABD ve İsrailin yer alan bazı Arap ülkelerinin bu davranışını nasıl görüyorsunuz?

Cevap- Egemen emperyalist güçler bizleri birbirine düşürüp ayırmak istiyor ve hatta iki kardeşi ve karı ile kocayı bile birbirlerinden ayırmak istiyorlar. Çünkü bunlar şeytandırlar ve insanları zelil etmek istiyorlar. Bugün dünyada yaptıkları şeyler hep şeytanlıktır. Amaçları milletleri zayıflatmak, milletler üzerinde tahakküm kurup milletlerin zenginliklerini çalmak ve sömürmektir. Bu onlardaki şeytani arzu ve emellerin neticesidir.

1.Dünya savaşından sonra bu güçler sınırlarımıza kavga tohumları ekmek istediler. Bölgedeki ülkelerin sınırlarına bu tohumları ektiler. Bu konuda iki noktaya değinmek istiyorum. Birinci nokta insanların kendi kaderlerini tayin hakkı ilahi bir haktır. Bu hakkı kimse kimsenin elinden alamaz. Başka bir konuya değinmek istiyorum. Buna karşılık eğer birbirimizden ayrılıp kopar ve küçülürsek çaresiz oluruz.

– Sayın Cumhurbaşkanım Allah Kuranda “Hepiniz Allahın ipine sımsıkı sarılıp dağılmayın” buyuruyor olması bu söylediğinize temel olmuyor mu?

– Ahsente… Evet, aynen öyle…

– Sayın Cumhurbaşkanım, insanların kendi kaderlerini tayin hakkı konusunda söylediğiniz Fransızların 1789 Burjuva devrimi ile dünyaya verdikleri “Ulusların kendi kaderlerini belirleme” hakkı ile örtüşüyor mu? Bildiğimiz kadarıyla bu hak hiçbir zaman güç odakları tarafından kendilerine verilmedi her zaman siyaset ve ekonomilerine müdahale edildi.

– Tüm küresel güçler milletlerin kendi kararlarını kendilerinin almalarını istemezler. Onlar egemenliği ancak diğer milletlerin zayıflaması ile mümkündür. Bu nedenle onların egemenlikleri güçlerinden değil diğer milletlerin zayıflatılmasından kaynaklanır. Bu iki nokta önemlidir ve birlikte değerlendirilmelidir. Yani insanlar kendi kaderlerini tayin ederken aynı zamanda birbirlerinden kopmaları durumunda çaresiz kalacaklarını da bilmelidirler. Ayrılıkçı hareketlerin büyük bir çoğunluğu maruz kaldıkları zulümler neticesinde ayrılığa sapmışlardır. Adaletin ve izzetin yer bulduğu toplumlarda ayrılıkçı fikirler oluşmaz. İnsanlar uluslar arası siyonizm ve Amerika’nın hile ve tuzakları karşısında uyanık olmalıdırlar.

Soru 6- Milli Görüş hareketinin lideri rahmetli Erbakan Hoca hayattayken Irak’a ABD’nin müdahalesi esnasında şöyle demişti; “Eğer Irak’tan sonra Suriye’ye girerlerse bilin ki hedef Türkiye ve İran’dır tespitine katılıyor musunuz?

Cevap- Erbakan büyük bir deha, büyük bir insan ve aynı zamanda önemli bir siyaset adamıydı. Yaptığı projelerin yanı sıra İslam Birliği için attığı adımlar büyük takdire şayan çok önemli çalışmalardı. Bursa’ya davet edildiğimde Türk halkının gösterdiği büyük sevgi ve Cuma namazındaki büyük teveccüh ile karşılama çok anlamlıydı. Türk halkına duyduğum sevgi ve kardeşlik kalbidir. Tüm Türkiye halkına selam ve sevgilerimi sunuyorum.

-Sayın Cumhurbaşkanım bizi kabul edip gösterdiğiniz ilgi ve alakaya çok teşekkür ediyoruz.

-Ben de teşekkür ediyorum Allaha emanet olun…

YAVUZER Ahmedi Nejat ile Röportaj yaptı.
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

H24 Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin