KIYAMET SAVAŞINA DOĞRU GİDERKEN AKIL ALMAZ SENARYOLAR!
Özlü Söz: Bir Müslüman, Allah’ın dinini tehlikede görünce Allah için kıyam etmelidir. Eğer bir gün Allah’a dayanmayı bırakır da petrole veya silaha dayanacak olursak bilin ki o gün bizim yenilgiye doğru gittiğimiz gündür.
İMAM HUMEYNİ
_ 0 __
Son günlerde ezberi bozan söz ve eylemler dünya gündemine farklı bir yön vermeye başladı. Katil ve vahşi siyonistlerin Gazze’de yapmış olduğu akıl almaz katliama karşılık bütün insanlık ayağa kalkarken siyonizmin kölesi olmuş emperyalistlerin hiç durmaksızın bu katillere her türlü silah ve desteği vermesi insanlık onur ve haysiyeti ile bağdaşmıyor.
Emperyalist ülkelerde bulunan halklar Gazze’de yaşanan bu insanlık dışı vahşete kayıtsız kalmazken Allah’ın Kuran’da vasıflarını beyan ettiği siyonist Yahudilerin bütün inanç ve zulme dayalı istek ve arzularına birebir şahit oldular.
Eğer Gazze’de siyonistler katliamı bu boyutlara kadar getirmemiş olsalardı batılı ülkelerde insanları vahşi vasıflarına şahit olmayacaklardı. Aksa Tufanı ile bütün dünya siyonistlerin gerçek yüzlerini gördü ve bundan sonra bu vahşilere hiç kimse rahat yüzü vermeyecektir.
Bütün bu vahşete rağmen sessiz kalan sözde Müslüman devletlerin bu akıl almaz nemelazımcı tavrı İslami şuur ve eylemden uzak olmalarının yanı sıra emperyal güçlerin desteği ile kurdukları saltanatları ellerinden gitmesin diye üç maymunu oynamayı kabullendiler.
Meselenin boyutları sadece Gazze’de, Lübnan ve Yemen’de sürdürülen yıkım değil. Bunun çok farklı bir boyutunun olması gerekiyor.
Dikkat edilirse bu sıcak çatışmalar ve diplomasi süreci devam ederken kimse Yahudi ve Hıristiyan ittifakının “Armegeddon Savaşı” ile ilgili hazırlıklara ve hızlı diplomasiye konu ile ilgili bir ilinti kurmamaktadır. Hâkim güç mevcut ve dayatılan realite üzerinden yorumlar yaparak siyaset diplomasisi yürütmektedir. Tv ekranlarından her gece yorum yapanlar ABD’nin siyasi atakları ve yapması muhtemel senaryoları üzerinden görüş beyan ediyorlar. Oysa gerçek realite üzerinden kimse yaklaşım ve yorum yapmıyor. Mesela Armageddon hakkında kimse görüşlerini aktarmıyor. Veya hiç kimse İslami açıdan ve Hz. Peygamber (sav)’in kıyamet savaşı ile ilgili beyanlarına göre bir durum ortaya koymuyor.

Kıyamete doğru giderken alametleri ile ilgili birçok hadis olmasına rağmen ne yazık ki gündemimizi İslam’a göre belirlemek yerine emperyalist güçlerin gündemine esir edilmiş durumdayız. Hz. Peygamber (sav) son yapılacak olan savaşı bize Melhame-i Kübra olarak bildirmektedir. Melhame-i kübra, kelime manası olarak çok büyük ve kanlı savaş anlamına gelmektedir.
Son günlerde Gazze’de daha sonra Lübnan’da ve sonra Yemene sıçrayan savaş ABD’nin büyük desteği ile sürdürülmektedir. Onlar büyük savaşa göre hazırlık yaparken Ortadoğu’da bulunan devletlerin önüne faklı senaryo ve gündem koymaktadırlar.
Yahudi ve Hıristiyan ittifakının Armageddon, Müslümanların da Melheme-i Kübra dediği savaş olacaktır ve yapılan bütün hazırlıklar buna göre yapılıyor. Bu savaş Müslümanların galibiyeti ile sonuçlanacaktır. İşte konu ile ilgili olarak en büyük delilimiz olan hadis…
Hz. Peygamber (sav), konu ile ilgili olarak önemli bir hadisi ile duruma ne bir şekilde açıklık getiriyor.
Ebu Hüreyre (ra) rivayet edildiğine göre Resûlullah (sav) şöyle buyurdu: “Müslümanlarla Yahudiler çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Yahudi taşın, ağacın arkasına saklanacak, bunun üzerine o taş, o ağaç Yahudi’yi kovalayan kimseye, ‘Ey Müslüman! Arkamda bir Yahudi var, gel onu öldür!’ diyecek. Yalnız garkad ağacı bir şey söylemeyecek; çünkü o Yahudilerin ağaçlarındandır.” (Buhârî, Cihâd 94, Menâkıb 25; Müslim, Fiten 82)
Bu savaşın oluşacak bütün ön adımları kademe kadame yaklaşım gösteriyor ve bu savaşa hazır olabilmek için en büyük engel ne yazık ki, sistem olarak batıya göre oluşan ismi İslam olan devletlerdir. Burada yaşayan Müslüman halklara gelince her geçen gün İslami şuurun arttığı ve siyonizme karşı bir savaşım vermeye hazır bir kitle vardır ve her geçen gün sayıları artmaktadır.
Diğer taraftan ehli kitabın kıyamet savaşına nasıl hazırlandıklarına ve hangi aşamaya geldiklerine bakmak gerekiyor. Bu dini bir savaştır ve herkes kendi dinine göre gardını almalı. Müslüman olup gardını ehli kitaba göre alanlar zulme ve katliama davetiye çıkaranların safındadırlar.
Yahudi ve Hıristiyan ittifakının hedeflediği bu son savaş ile ilgili ve adına Armageddon dedikleri bu savaşın biraz detaylarına bakalım.
Armageddon kelimesinin hedefi ve kapsadığı anlamını şu şekilde ifade edelim;
- Müthiş savaş.
- Mahşer.
- İyilerle kötüler arasındaki son savaş.
- Tanrı ile şeytan arasındaki son savaş.
Armageddon Nedir?
Kıyamet alametleri her dinde olduğu gibi aynı zamanda birçok batıl dinde ve felsefede de bulunmaktadır. Kâinatın, dünyanın ve insanlığın yok olacağını sadece dinler değil, modern bilim de kabul etmektedir. Dinler, evrenin son günleri ile ilgili bazı bilgiler vermektedirler. Vahiy ile beslenen kaynaklar kıyamet öncesi yaşanacakları, alametleri bizlere bildirirler.

Dünyanın üç büyük dini olan Yahudi, Hristiyan ve İslam kaynaklarına baktığımızda, kıyamet alametleri ile alakalı pek çok konuda benzerlikler olduğunu görürüz. Bunun yanı sıra ehli kitap kaynaklarını incelediğimizde kıyamet alameti olarak büyük bir savaştan yani Armageddon Savaşı’ndan bahsedilir.
İncil’e göre insanlık tarihinin son savaşı olacak olan Armageddon Savaşı gerçekleştikten sonra yeryüzünde bir daha savaş olmayacaktır. Bu savaşta iyiler ve kötüler son defa karşı karşıya gelecek ve kötülük sonsuza kadar yenilecektir. Hristiyanlık inancına göre tanrı, yani Hz. İsa, bizzat bu savaşta yer alacaktır.
Hıristiyanlara göre Armageddon’da savaşacak olanlar Mesih ile onu izleyen, emrindeki meleklerden oluşan göksel ordulardır. Karşılarında olanlar ise, İsrail’in de aralarında olduğu bütün dünya krallarıdır. Yahudi inancı İsa’yı Mesih olarak kabul etmediği gibi, onlar açısından Kitabı Mukaddes’in Malaki kitabından sonraki kısımları da geçersizdir. Bu açıdan da Armageddon sözcüğünün günümüzdeki İsrail kavramıyla bir ilgisi yoktur. Çünkü Armageddon savaşını ele alan Vahiy kitabı, Tevrat’ta değil İncil’de yer alır. Ayrıca, Kitabı Mukaddes’te geçen İsrail, Siyon, Yeruşalim gibi sözcükler, İsa’dan sonraki dönemde yalnızca gökteki asıllarını simgelemek amacıyla kullanılırlar ve ne yeryüzündeki İsrail devletini ne de İsraillileri kapsar.
Armageddon sözcüğü esas olarak kesin zaferi anlatmak için kullanılan bir terimdir. Dünya’nın eski düzeninin ortadan kalkacağına ilişkin güvenceyi perçinlemek amacıyla kullanılan bir sözcüktür.
Armageddon İle Melhâme-i Kübrâ Aynı Savaş Mı?
Armageddon ya da Melhâme-i Kübrâ, dini kaynaklara göre Dünya’nın sonuna gelindiğinde olacağı büyük kıyamet savaşının adıdır. İslam’da Melhame-i Kübra olarak bilinen savaş ile Hristiyanlık ve Musevilikte Armageddon olarak bilinen savaş temelde aynı şeyi ifade etmektedir. Aralarındaki temel farklılık ise olması beklenen bu savaşın genel içeriği ile alakalı üç farklı dinin yaklaşımlarıdır. İslam’da bu savaşın Amik ovasında; Hristiyanlık ve Musevilikte ise Megiddo dağının eteklerinde yapılacağına inanılmaktadır. Megiddo dağının eteklerinden Amik ovasının kastedilip kastedilmediği ise net olarak bilinmemektedir. İslam inancında bu savaşın Mehdi’nin ortaya çıkışı olacağına ve Mesih’in bu savaşta yer almayacağına inanılırken; Hristiyanlık ve Musevilikte savaşın Mesih’in önderliğinde olacağına inanılmaktadır. İslam’da Deccal denilen büyük kötülükten bahsedilirken, İslam Peygamberi Muhammed’den önceki bütün peygamberlerin ümmetlerine bundan bahsettiğini bildirmiştir. Deccal dünyaya şerri hâkim kılmak için savaşacak ve “Rablık” iddiasında bulunacaktır. İslam kaynakları 70.000 Yahudi’nin Deccal’e tabi olacağını yazar. Deccal’in çıkışı ve İsa’nın ikinci defa yeryüzüne inmesinden önce Mehdi’nin çıkışı olacaktır.
Kaynak:https://www.sabah.com.t/egitim/armageddon-nedir-armageddon-savasi-melhame-i-kubra-ile-ayni-savas-mi-hangi-dine-ait-e1-6376191
ABD ve diğer emperyalist ülkeler öğretisini kabul ettikleri siyonizmin emrini yerine getirebilmek için bütün siyasi, ekonomik ve askeri gücünü kullanıyor. Bunun için bölge ülkelerini bu hedefine ikna etmek adına önlerine projesini koyarken onlara farklı seçenekleri kabul etmeye zorluyor. Örneğin Türkiye’yi bu konudaki projesine ikna etmek için PKK kartını önlerine koydu. Türkiye Cumhuriyeti kurulurken bir Kürt sorunu ile karşılaştı ve bu sorun o tarihten bu yana büyüyerek devam etti.
Bu Kürt sorunu ABD ve diğer batılı ülkeler tarafından destek görmemiş olsaydı bu boyutlara ulaşmazdı. Ve bugün bu sorun bir çırpıda hallediliyor. Hem de yıllardır Kürtlere dolaylı olarak düşmanlık besleyen veya öyle rol verilen MHP’den ve onun başkanı olan Devlet Bahçeli’den teklifin gelişi olayı başka bir siyasi platforma taşıdı. Başta Erdoğan ve diğer siyasi parti başkan ve yöneticilerden Devlet Bahçeli’nin yaptığı teklif gelmiş olsaydı kimse ciddiye bile almazdı. Ama teklif MHP’nin başkanında gelince herkes bu konuya yaklaşım gösterdi.
Hedef belli ama ne yazık ki, bu olumlu teklif ve yapılanma içten gelen bir teklif ve yapılanma değil. Keşke ülke içinde halkların birliğini sağlamak adına bu teklif içten çıkmış olsaydı. Ama ne yazık ki bu teklif içten değil ABD menşeli siyonist bir teklif ve yapılanma gibi duruyor. ABD bu teklifle Türkiye ile arasına stratejik bir sınır koyuyor. Senin mademki bir PKK gibi terör sorunun var ve biz bu sorunu kökten halledebiliriz. Ama sende bizim Suriye’de yapmaya çalıştığımız stratejik projemize ses çıkarmayacak ve orada yapmaya çalışacağımız hedeflerimize müdahil olmayacaksın anlamında bir siyasi komplo kokusu geliyor.
PKK, Abdullah Öcalan’ın teklifi ile kendini fes eder bu onlar için kolay bir olaydır. Militanlar ve silahlar Suriye’de YPG ve PYD’nin emrine verilir ve böylece Türkiye’de terör sorunu biter. Bu niçin yapılıyor ve ne adına yapılmak isteniyor anlamak lazım!
ABD ve siyonist rejimin hedefleri büyük savaşa hazırlanmak ve orada bulunan silahlı güçleri safına çekmektir. Bu güçler bugüne kadar kurup finanse ettiği mezhepçi teröristler ile sosyalist Kürt güçleridir. Suriye’de Mazlum Kobani’yi ABD’ye davet eden ve onun elini güçlendirecek silah ve mühimmat ile güçlendiren ABD bunu Kürtlerin karakaşları ve karagözleri için yapmıyor. Yarın yapmayı planladıkları Armageddon savaşı için Kürtlerin bu dinamik insan gücünden faydalanmak ve özellikle İran’a karşı yapmayı planladıkları savaş için bu insanı gücü kullanmaktır. Türkiye’de Kürt sorununu bu şekli ile hal yoluna gitmeleri hayra alamet değil. Hedef İran’a karşı vermeye çalıştıkları savaşı kazanmaktır.
Onların kendilerine göre yaptıkları bir hesapları vardır ve tahakkuk edecek olan hesap Allah’ın hesabıdır.
Melheme-i Kübra’ın kazanılması için Müslümanların birliktenliği ümidi ile…