1. Haberler
  2. Dünya
  3. 23. Yılında 11 Eylül Önemli Dersler

23. Yılında 11 Eylül Önemli Dersler

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“11 EYLÜL NEW YORK DÜNYA TİCARET MERKEZİ’NE YÖNELİK SALDIRININ 23. YILDÖNÜMÜNDE ÇIKARILACAK ÖNEMLİ DERSLER


Bugün 11 Eylül, İkiz Kulelere yönelik saldırının 23. yıldönümü olup, üzerinde büyük spekülasyonların yapıldığı, İslam coğrafyası açısından üzerinde durulması gereken bir gündür. Çünkü 11 Eylül İkiz Kulelerin yıkılmasından sonra Amerika Birleşik Devletleri, Kara Avrupa’sı ve diğer müttefikleri ile birlikte İslam ülkelerine yönelik uygulamaya başladıkları politik değişimin de yıldönümüdür. Ne yazık ki Batı dünyası 11 Eylül bahanesiyle, İslam coğrafyasını kan gölüne çevirmiştir.
Özellikle, 11 Eylül 2001 tarihinden itibaren Avrupa’da hızla yayılma eğilimine giren “İslamofobi” anlayışı ve politikaları artık içinden çıkılmaz girift bir yapıya bürünmüş olduğunu büyük bir endişeyle izlenmeye devam edilmektedir. Ne yazık ki İslamofobi anlayışının yaygınlaşması istikrarsız ve güvensiz ortamların oluşmasına da neden olmaktadır.
Batı dünyası, tek tehlike olarak İslam’ı imlediği için “Islamofobi” politikalarının arkasına sığınarak, Müslümanları potansiyel tehlike olarak dışlama yoluna gitmektedir. Bu durumdan en çok etkilenen de Ortadoğu coğrafyası olmuştur. Özellikle ABD ve Batılı Müttefikleri İsrail’in bölgedeki güvenliğini bahane ederek Ortadoğu politikalarını daha da radikalleştirerek, bu bölgeyi “Kan Merkezli Coğrafya” haline dönüştürmüşlerdir.


İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ekonomik danışma grubunda ve İsrail Hükümeti Ulusal ve Ekonomik Planlama Konseyi’nde görev yapan Daniel Doron, geçmişte The Wall Street Journal’da yayınlanan demecinde; “Batı dünyasının İslam ile uzun bir mücadeleye hazırlanması gerektiğini” ifade etmesinden anlaşılıyor ki, Gazze’de cereyan etmekte olan şiddet ve vahşetin ivme kazanması açısından büyük bir tehlike arz etmektedir.
Dünya Ticaret Merkezi’nin kurulma fikri 1946’da New York Eyalet Meclisi’nin Dünya Ticaret Kurumu’nu oluşturmasıyla ortaya çıktı. Bu girişim, sadece planlama aşamasından öteye de gidememiştir.


1958’de David Rockefeller, Chase Manhattan Bankası’nda, şirketinin şehre mücavir alanlarındaki emlak yatırımlarının hızla düşmekte olduğunu görünce, burada inşa edilecek toplu bir ticaret merkezinin kendi hisselerinin değerini de artıracağını düşünmeye başladı. Bu konuda kendisine planlar hazırlayan, Skidmore, Owings ve Merrill mimari firmalarıyla kurulacak “Ticaret Merkezi” fikrini danışmaya başladı.
David Rockefeller, bu mimari firmaların hazırladığı raporu Belediye Başkanı Robert F. Wagner’e gönderdi. Wagner, Dünya Ticaret Merkezi fikrine sıcak baktı ve bu konuda daha fazla detay bilgi istedi. Bunun üzerine DLMA, Ocak 1969’ta Wall Street doğu yakasının bitiminde 13 hektarlık bir alan üzerine kurulacak 250 milyon dolarlık bir proje sundu. Bu projedeki bina 70 katlı ofis ve hotel kompleksinden oluşturulacaktı.


Proje, mimar Minoru Yamasaki’nin önüne kondu. Kendisi birçok Amerikalı mimar arasından titizlikle seçilmişti. Projeyle ilgili program da kendisine sunuldu. Proje, on iki milyon feet (ayak) kare alanda, on altı hektar bir alan üzerine yükselecek bir bina ve Hudson Tüneli ile kavşak yolları ve bağlantı yollarını kapsıyordu. Bütün projenin 500 milyon doların altında bir maliyeti olacaktı. Yamasaki, yüz potansiyel plan şeklini tek tek inceledi. Sonunda, 80 katlı ikiz kulede karar kıldı. Fakat Liman yetkilileri Lee Jeffe ve Guy Tozzoli için 80 kat yeterli değildi. Kendileri, bu plazaların dünyanın en uzun kuleleri olması gerektiğini ve bu yüzden kat sayısının 110’a yükseltilmesi gerektiğini Yamasaki’ye bildirdiler. Bir grup mühendis bu isteğin yerine getirilebilmesi amacıyla yoğun mesai harcamaya başladı.
Dünya Ticaret Merkezi’nin dizaynının çok önemli bir ayrıntısı var ki, bu dolaylı olarak Osama bin Ladin’e kadar uzanır. Yamasaki, bu proje için Rockefeller ile anlaştığı zaman, Suudi Arabistan’daki Dahran Havaalanı’nı daha yeni tamamlamıştı. Bu havaalanın asıl müteahhidi de Bin Laden İnşaat Şirketi idi. Bu havaalanın stili ise, İslami Mimari üslup ile modern mühendisliğin birleşiminden oluşmaktadır.

Burada asıl önemli nokta şudur; Yamasaki, “Dünya Ticaret Merkezi” adlı plazayı Harem-i Şerif’e benzettiğini, Wall Street alanını çevreleyen dar sokaklar ve caddelerin ise, Mekke’deki gibi olduğunu ifade ettikten sonra şunu da ekliyordu; Mekke’nin avlusunun aynısını burada tatbik ettiğini, başka bir değişle replike ettiğini ve geniş bir kare şeklini çizdiğini ve Kâbe’yi kare şeklinde ikiz kuleler olarak tasarlayıp yaptığını ve Kâbe’nin etrafındaki tüm ayrıntıları da burada uyguladığını belirtmişti. Bu bağlamda Hacer-ü’l Esved, Hicr-i İsmail, Hacer ve Harem-i Şerif’te yer alan Zemzem Suyu mekânını da çeşme yapmak suretiyle detaylandırdığını ve böylece “Dünya Ticaret Merkezi”ne ait alanın Harem-i Şerif’e benzettiğini ifade ediyordu.
Benzer şekilde, Ünlü Mimar Laurie Kerr de Oleg Grabar; “Dünya Ticaret Merkezi’nin Harem-i Şerif’i dikkate alarak Kâbe şeklinde yapıldığını ifade ediyordu. 11 Eylül saldırısından sonra ise, Grabar, bu merkez alanını Harem-i Şerif’e ve ikiz kuleleri de Kâbe’ye benzetilmesinin aslında çok anlamlı olduğunu belirtmişti. Ortadoğu’dan birçok uzman ise, İkiz Kulelerin ön cephesinin de dev cami pencerelerini (maşrabiye) andırdığı konusunda hem fikirdirler.


Bu konuda aslında söylenecek çok şey olmasına rağmen, şimdiye kadar söylenenlerin sadece yorumdan öteye gidemediği aşikardır. Ama bir gerçek vardır ki, Yamasaki, Kâbe dizaynı konusunda David Rockefeller’i, Kâbe ile benzerlik konusunda fikir sahibi yapmış ve mutlak suretle onun onayını almıştır.
Dünya Ticaret Merkezi’nin bu formda yapılması, Müslümanların Kâbe etrafındaki birleşmesini ve tek vücut olmasını çağrıştıran bir düşünceyle, dünya kapitalist sisteminin bu ticaret merkezi etrafında bütünleşmesini ve gerçek anlamda Müslümanların da buradan yönetilmesi gerektiği konusunda mesaj içermesi kuvvetle muhtemeldir.
Sonuç olarak, ABD ve müttefikleri, bir taraftan “Yeni Dünya Düzeninden” bahsederken, maalesef diğer taraftan 11 Eylül saldırısı ile birlikte İslam dünyasına karşı şiddet, nefret ve ötekileştirme politikalarına yeni bir ivme kazandırarak, gerçek iç yüzlerini bir kez daha ortaya koymuşlardır.


Doğan Bekin
Yeniden Refah Partisi
Genel Başkan Yardımcısı
İstanbul Milletvekili

23. Yılında 11 Eylül Önemli Dersler
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

H24 Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin