7 Ekim 2023 Filistin ve Ortadoğu tarihinde bir dönüm noktasını işaretler. Vicdanı körelmiş sözüm ona tüm uygar dünyanın ve Halkı Müslüman olan ülkelerin gözleri önünde bir açık cezaevine dönüştürülmüş, işgallerle bir avuç toprak parçasına sıkıştırılmış Filistin halkının adalet ve özgürlüğe dair son çığlığının tarihidir 7 Ekim 2023. Yıllardır bir savaş makinası gibi politik her boşluğu Filistin katliamına dönüştüren Siyonist İsrail’in bu ağır çekimli soykırım stratejinin deşifre olduğu bir son çığlıktır tüm dünyanın vicdanına seslenen 7 Ekim 2023.

16 ay boyunca defalara uçaklarla, tanklarla bombalanan Gazze için emri veren Siyonist zalim yönetimin bakanları ve komutanları, “ onalar insan değil, onları insan görmeyin” diyecek kadar aşağıların aşağısına yuvarlanan bir zalim salyası kaplıyordu zamanı mekânı ve tüm yeryüzünü. Bir Ashab-ı Uhdut tekrarlanıyordu. Ateşten çukurların yerine ateşten binalar, hastaneler, okullar, cami ve dahi çadırlar alevden toplara dönüşüyordu.
ABD ve tüm batı vicdanı, evrensel insan hakları, uluslararası hukuk metinleri tüm kurumları ile can çekişiyordu Gazze soykırımında. Savaş makinası İsrail eş zamanlı olarak özgür ve erdemli dünyanın tüm insani değerlerini, imza altına alınmış yazılı metinlerini, mahkemelerini, parlamento ve meclislerini de bombalayarak yok ediyordu. Uygar batının sözüm ona insanlık adına ulaşılmış tüm demokratik değerlerini, evrensel hukuka dair tüm ilke, norm ve kurumlarını yerle bir oluyordu Siyonist İsrail’in Gazze soykırımı ile.
İslam coğrafyasının, İsrail soykırımına karşı çıldırtan suskunluğu tarihe not düşüldü. Sözüm ona ülke yöneten birileri çıkıp halkın duygusallıkları üzerinden devlet politikası yürütemezsiniz diyordu ruhunun bakırlaşmış potasında. Filistin olmaktan, Suriye olmaktan söz ediyordu bilgece.

Filistin 0lma! Suriye olma! Peki şuan nesin?
İzzettin ve onurun tarihsel şahitliğinde hangi skaladasın? Hangi akılcı ve parlak siyasi kararların ülkeni ve halkını izzetli ve güçlü kılacak?
Yoksa Küresel sömürü düzeninin yerel taşeronlukları ile yetinmeyi mi tercih etmek doğru siyaset?
16 ay sonra tüm dünyanın ve İsrail’in geldiği yer zalimin yenilgisidir. Öldüre öldüre yenildiler bir avuç yürekli Gazze’li karşısında. Tüm ağır silahları, tank top ve uçakları ile bombalya bombalya yenildiler Yahya Simvar’ın, İsmail Haniye’nin şehadet tebessümleri karşısında yenildiler.
Gazze direnişi karşısında tüm halkı Müslüman olan ülkelere sınıfta kaldı. Kimi susarak, kimi türbinlere oynayarak! Tüm İslami oluşum ve yapılar sınıfta kaldı bir avuç adalet ve özgürlük şahitlerinin dışında. Kendini yakan, Filistin’de savaşmayı ret eden İsrail askeri kadar bile yürekli davranamadık kendi iç entegrist histerimilerimizi aşarak. Kimi kendi etnik hezeyanlarında kayboldu, kimi mezhep zindanlarından çıkamadı evrensel zulmün karşısına. Vahyin özgürleştirici rüzgârı çekilmişti üzerimizden adeta.
İslami duruşun ontolojik duruşunun odağı olan zulüm karşısında durma ve adil şahitler olama şuurunun kırbaçladığı vicdanlarımızı, Gazze soykırımına can suyu olan her türlü yanlış politikaları deşifre etmek yerine, kitlesel öfkeyi politik deşarjını hedefleyen iktidar akrediteli eylemlerle rahatlatmaya çalıştık. Buna şahitlik eden bir avuç adalet ve özgürlük sevdalısını oyun bozmakla suçladık, gözaltına alınırken, tartaklanıp coplanırken birilerinin adamı olmakla veya kifayetsiz şahsiyetler olarak mahkûm etmekten geri durmadık. İslami mücadeleyi, devlet politikalarının terbiye edilmiş sınırlarına terk etmenin zihinsel ve ruhsal konforu üzerinden vicdanlarımızı ikna etmeye çalıştık. Gazze mektebinin öğrencileri olamadık.
Gazze Direnişi, dünya düzeninin istikbar ve sömürü acımasızlığı ile yüzleşmemizi beraberinde bir güçlü feraset olarak getirdi. İnsan hakları ve özgürlükler, demokratik değerler ve evrensel erdemler üzerinden tanımlanan kendi zulüm yüzünü makyajlayan paradigmanın, şirk sisteminin çürümüş gerçekliğini görünür kılmıştır. Artık dünyanın mazlum coğrafyaları ve mustazaaf halkları nezdinde hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.
16 ay sonra varılan anlaşma Siyonist İsrail’in işlediği insanlık suçlarını, soykırım ve katliamlarını asla unutturmayacaktır. Er geç tarihin ve insanlığın evrensel mahkemesinde yargılanıp mahkûm edildiği gibi akıttığı tüm masum kanlarının hesabını verecektir. Alınan ilk savaş suçu kararları diğer tüm elini kana bulamış İsrail soykırımına katılmış bakan, subay, asker ve tüm sorumlular üzerinden masaya yatırılmalı ve yargı önünde hesap vermelidir.
Küresel zulüm sisteminin görünmeyen en güçlü yüzü ekopolitik örgütlülüğün dünyaya dayattığı sömürü düzenidir. Artık bu sistemi takdis eden tüm küresel Siyonist destekçisi sermaye protesto edilmesi konjonktürel koşullardan bağımsız evrensel ilke ve duruşlarla sürdürülebilir kılınmalıdır.
Gazze direniş mektebinin başta İslam coğrafyalarına ve tüm insanlığa adalet ve özgürlük merkezli onurlu bir yaşamın imkânlarını her durumda yaşatılabileceğini göstermiştir. Kendi iç etnik ve mezhebi polarizasyonlarımızdan kurtularak tüm insanlığa ve yeryüzüne yeni bir kurtuluş paradigmasının ancak ve yalnız Kitab-ı Kerim’in vahiy iklimindeki değer ve ilkelerinden inşa edilebileceği gerçekliğini kavramamızı kaçınılmaz kılmalıdır.