Hayat şeklimiz tercihimiz(mi)dir!
Dikkat edin. Sistemin size sunduğu yaşam tarzı ile Allahın size sunduğu yaşam tarzı aynı değil. Aralarında adalet ve zulüm kadar, özgürlük ve kölelik kadar velhasılı cennet ve cehennem kadar fark vardır. Bu yüzdendir birbirleriyle kıyamete kadar sürecek olan savaşları. Sistemin en tehlikeli yanı sizlere sureti haktan görünmesidir. Oysa ki hak apaçık ortadadır. Sistem karakter genlerinize musallat olmuşken, hak sizi fıtratınıza davet eder. Tarafınız ne olursa olsun, sizin ve tüm insanlığın geleceğini etkileyecektir.
AKLINIZI ALMASINLAR!
İşgal edilmişliğinizi bazen tükendiğinizde anlarsınız. En şaşalı koltuklarda otururken kıravatlı köle olduğunuzu, tükendiğinizde anlarsınız. Düşmanın işgal adına, bir tek askeri dahi topraklarızda bulunmazken; toplumun nasıl çürütüldüğünü, tükendiğinizde anlarsınız. Tv’lerde ki kılıç kalkan dizileriyle, “Kuranı güzel okuma”, “karım başkasına kaçtı”, “narini kim öldürdü”, “sen türkülerini söyle” virüsleriyle nasıl hastalandığınızı tükendiğinizde anlarsınız. Ortalıkta cirit atan İtibarlılarınızın, gavslarınızın, şeyhlerinizin, putlarınızın, heykellerinizin, efendilerinizin aslında nasıl içi boş bir sahtekarlık olduğunu, tükendiğinizde anlarsınız. Önce din adına “Kurani” çıkşlar yaparak, alim/filozof ünvanlarını(!) aldıktan sonra da nasıl birer tasmalı oryantalist olduklarını, tükendiğinizde anlarsınız.
Tükenilmişlikte iş işten geçmiş oluyor. Hastalığın 3.evresindeyiz. kendinize iyi bakın. İp üstünde olması gereken cambazları sırtınızda oynatmayın. Kitabı “güzel okuma”ya değil; güzel yaşamaya çalışın. Zira onda insanlık var. Kardeşlik, adalet, paylaşım var.
Uyumak için değil; uyanmak için okuyun. Din simsarlarına, sermaye baronlarına, özgürlük düşmanlarına, emek hırsızlarına, prim vermeyin.
Kısaca aklınıza sahip çıkın almasınlar.