Korku, çıkar ve endişeden kaynaklanan kişinin kendine yasaklar getirmesi, söz ve davranışlarını bilerek, isteyerek kısıtlamaya gitmesine otosansür denir. Saygı ve güven ortamının kaybolduğu, insan temel hak ve özgürlüklerin daraldığı, rant ilişkilerinin yoğunlaştığı, üstünlerin hukuku raftan indirildiği, gelecek kaygısının ağırlaştığı, ötekileştirmenin sıradanlaştığı, güç odaklarının baskısı, çete ve mafya hegemonyasının zulümleri, sivil toplum kuruluşlarının çürüdüğü, aydınların ve kanaat önderlerinin sustuğu, halkın zindan ve işkenceden ürperdiği dönemlerde otosansür rüzgarları eser. Yasaklar ağırlaştıkça toplumda sembol resimler, karikatürler, şifreli anlatımlar, mecazi fıkralar, fısıltı gazetesi ile fabl masalları devreye girer. (Fabl Edebiyatcıları; Hazreti Mevlâna, Ahmet Mithat, Sadi Şirazi, Ezop, Beydeba, La Fontaine, George Orwell)
OTOSANSÜR PRANGASI
Yaşadığımız enformasyon çağında otosansür duygusu okuma alışkanlığına, ülkenin kültürel gelişmesine vurulmuş bir prangadır. Otosansür yeni projelerin üretilmesine tehdittir, ülkenin beyin göçüne sebep olur. Otosansür edebiyat alanını köreltir, beyinleri iğdiş eder, araştırma ve incelemeye giden yolları kapatır. Köle düzeninin Firavun zihniyetini savunan siyasi iktidarların prangaları sansür ve otosansürdür. Vatanperver, inancı kuvvetli olanlar düşünce özgürlüğünden asla korkmaz, okumayı ve yazmayı teşvik eder. Medine İslâm Devleti inanç ayrılıklarına özgürlük tanıyarak, sansürü tarihin çöp sepetine atmıştır.
OTOSANSÜR AŞISI
Sansür ve otosansür ile beyni işgâl edilmiş insanlar, sahiplerine köle olmayı hak etmişlerdir. Üçyüz sözcükle konuşan, unvan ve makam peşinde koşan, protokol süsü aydınların otosansür tezgahından çıkmış çocukları da tembel, sorumsuz, duyarsız ve egoist olacaktır. Otosansür aşısı enjekte edilmişler toplumun ahmak ve mankurt adayıdırlar. Bilindiği gibi ormanı bir kıvılcım yakar, bir tencere sütü bir kaşık maya yoğurda dönüştürür, kışlada uyanık nöbetçi asker kalk borusu ile bir taburu uyandırır.
BİREYSEL OTOSANSÜR
Mahallede ayıplanma ve kınanma baskısı, el alem ne der korkusu, iş hayatını devam ettirme arzusu, sevgi ve saygıya dayalı edep duygusu, aile düzeninin ve akraba ilişkilerinin bozulmaması, yeterli derecede ekonomik ve sosyal gücün olmayışı kişiyi otosansür yapmaya sevk eder. Ancak, kişiler azimet ve ruhsat seçiminde muhayyerdir, takiyye yapmak olayın duruma göre sünnet veya vacip hükmündedir, zalime zulmünü yüzüne yumuşak bir dil ile söylemek ise cihadın en büyüklerinden bir ibadettir. Kişi korku ve endişelerini yenmeli, öfkesini kontrol altında tutmalı, zorluklara karşı dirençli ve sabırlı olmalıdır. Otosansür yapanlar ayıplanmamalı ve kınanmamalıdır. İnsanlığın örnek rol modeli Hazreti Muhammed (S.A.V.) “Kınamayınız, kınadığınız şey başınıza gelmedikçe ölmezsiniz.” sözüyle bizleri uyarmıştır.
MEDYADA OTOSANSÜR
Medya kuruluşlarının en önemli gelir kaynaklarından biri olan reklâm pastasından pay alamama kaygısı, yerel yönetimler, tanınmış işveren çevreleri, iktidar partileri, etkin reklam ajansları, idealist okuyucular, idari kurumlar ile işbirliği kapsamında otosansür uygulamak normalleşir. Amatör veya profesyonel klavye kullananlar karakol kapılarında, mahkeme koridorlarında, cezaevi odalarında sürünmemek, maddi ve manevi tazminat ödememek, aile bireylerini mağdur etmemek için takma ad (mahlas, müstear) kullanırlar.
DİPLOMASİDE OTOSANSÜR
Siyonizmin güdümündeki emperyalist devletler, ekonomisi ve ordusu zayıf olan ülkelerin yöneticilerini otosansür söylemlerine mecbur bırakırlar. Ülkenin liyakâtsız kukla yöneticileri gerçek olayları halkından gizler, mega emperyal devletlerin ambargosu ile korkutarak ezikliği otosansür söylemlerle kamufle ederler, satın aldıkları medya kuruluşları da kendisini kahraman ilân eder. Ülkesinin tarihini ve kültürünü özümsemiş, idealist, donanımlı üst düzey bürokratlar ise ülkesinin değerlerini, dinamiklerini, güç odaklarını emperyalistlere koz olarak kullanır ve her şeye rağmen otosansüre asla tenezzül etmezler.
OTOSANSÜR PANZEHİRİ
Cehaletle, yoksullukla, tembellikle mücadele edebilmek için sivil toplum kuruluşunda birlik ve beraberlik, yardımlaşma ve dayanışma çerçevesinde adalet, barış, eşitlik, özgürlük türküleri atmosferinde aksiyoner olmak elzemdir. Kişi yaptıklarından sorumlu olduğu gibi yapmak durumunda olup da yapmadıklarından da sorumludur. Başkalarından sansürsüz ve otosansürsüz bir dünya kurmayı beklemek ancak özgüvenini yitirmiş, aciz insanların sergilediği bir tavırdır.



